Önünde böyle yatarken, soğuk, tehî, çıplak,
Bu eskiden beri açlıkla inleyen toprak;
Güneş!.. Denizleri sa’y etme nakş ü telvîne,
Deniz değil sana muhtâç olan sakat sîne!
Güneş!.. Bu nûrunu bezl etme mâh-ı gam-kîne,
Gam ü felâketi yerlerde başla teskîne!
Yeşil ekinlere feyz-i hayâtı tesri’ et!
Rükûd-ı ye’si dağıt, za’f-ı zârı tesçi’ et!
O ağlayan göze gönder bir az ümîd ü ziya,
Bu yükselen ele ufk-ı ümîdi tevsi’ et!
Bir az füyûzunu gönder bu ye’s-i ferdâya;
Kadınlar ağlamasın, hasta, bî-heves, gûyâ
Menekşe gözleri küsmüş bahar-ı rü’yâya.
Güneş!.. Bu zucreti rûhumda başla teshîne,
Bu ufk-ı leyleyi kalb et bir ufk-ı şîrîne.
(Musavver Muhit, 19.11.1908)