Yeşil ve gölgeli dallarda gizlenen ve gülen
Evim… Bugün bana âid, bugün benimsin sen…
Dudaklarım kuru, kaç def’a bir yabancı ayak,
Sükût-ı leyli dolaştıkça sandım ayrılmak
Takarrüb etti hârim-i cidâr u sakfından,
Bir ufk-ı bî-kesin üstünde ağlıyorken ben
Geçen havâlara sevdâmı eyleyip peyrev,
Tehî, soğuk kalacaktın zavallı, bî-kes ev.
Ve akşam üstü sükûtunda Iamba yanmayacak,
Ağaçların susacak, camlarında aks-i şafak
Görünmeden sönecek… Leyl-i girye, leyl-i melûI
İnince eyleyecek şekl-i pür-gumûmun ufûI.
Fakat bugün bana âid, bugün benimsin sen.
Sevimli ev ki bu koynunda en kudurmuş, en
Derin mesâib ü ehvâle karşı mahfûzum,
Dolaşmıyor senin üstünde şimdi eski ölüm.
Ağaçların gülerek bir bahâr-ı dîgerle
Güneş ve kuşları tutmakta tâze ellerle
Rükûd-ı sâyede açtıkça râz-ı çeşm-i kamer
Havuzlannda açar deste deste nîlüfer…
Sevimli ev… Bugün altında aşkı bekliyorum,
O penbe tıfl-ı melek-çehre nerdedir? diyorum…
(Resimli Kitap, Eylül 1908)
Göl Saatleri, 1921