EY NİSVİYYET… Şİ’R NEDİR?..
Bu bir hayâl idi evvelce, fikr-i hâti’imin,
Firâz-ı ufk-ı serâbında dâimâ uçuşur;
O handedir, o tebessüm, o nağmedir ki şi’r,
Uçar bahâr-ı ezelden… nevîdidir ebedin.
Bütün o aşk ü melâlimle ben semâlardan,
Ararken, âh ararken o nazra-i ebedi;
Bugün figan ile hep anladım, hatâlarımı,
Huzûr-ı ânına geldim, suâl için senden:
–Şi’r nedir?.. O güzellik değil midir ki, bütün
Sahâifinde uçar, hep bedîalar, mehtâb;
Meâl-i rûh-ı semâ, nûr-ı fecrdir ve şebâb…
Evet, o rûh-ı safânın budur o ma’nâsı!
Fakat neden bilemem, hilkatin o eczâsı
Nigâh-ı nâfiz-i şi’rimle hep söner küskün…
30 Eylül, Beyoğlu 1901
(Mecmua-yı Edebiye, 31.10.1901)