Girye-i Niyâz – Ahmet Haşim

Mâh-tâblar, gurûblar, eshâr;
Jâleler, âsümânlar, ezhâr;
Ebr-i rengîn-i ufk-ı fecr-i bahâr;
Encümün lerze-i nigâhından;
Evet, ey yâr-ı gıpta-i Nâhîd,
Sanki hüsnün, bütün bedîaların,
Müctemi’ rûh-ı sâf-ı nâzından;
O kadar ki perî-i hüsn ü garâm
Sanki meclûb-ı yâl ü bâlindir!
OH, lâkin sanır mısın güzelim;
Bu şebâb-ı mehâsin-i âlem,
Bir fenâ-yı hazâna mâildir?..
Bir temâs-ı nesîm-i fecr ile hep,
Münkeşif gördüğün bu ezhârı,
Bir hazânın hevâ-yı gaddârı
Bir zaman sonra soldurup yakacak!..
Etme dil-ber!.. Bu ömr-i fâtirimi,
Bir nevâzişle okşa; mecrûhum!..
Bu muvakkat hayât-ı aşkımızı
Ne zehirlersin ey benim râhum?..
Seni mağrûr eden bu hüsn-i şebâb,
Bir zaman sonra bâd-ı meşîb ile
Solacaktır; ve sen nedâmet ile
–Arayıp umk-ı târ-ı mâzîden¬–¬
Dökeceksin sirişk-i renc-i firâk!..

(Mecmua-yı Edebiye, 17.10.1901)

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.