İki çapkın nüveyre-i sevdâ,
İki şi’r-i belîg-i mevce-nümûd;
‘Umk-ı aşkında dâîmâ peydâ;
Şûhî-i aks-i âsmân-ı kebûd.
Sanki rûh-ı kebûd-ı handânî,
Sermediyyetle hem-leb-i hilkat;
Denizin rengi zâr u pür-hasret
Sanki meczûb-ı şi’r-i perrânî
Evet, onlar bu şi’r-i handânın,
Bâdî-i inkişâf-i matlâ’ıdır,
O mukassî leyâl-i hicrânın;
Ahterân-ı kebûd-ı enveridir!..
Oh… Onlar, o sermedî gözler,
Pek büyük bir cihân-ı sevdâdır;
O kadar ki, bu rûh-ı gam-perver
Âsmânında girye-pîrâdır!..
Handeler… Nûrlar, ziyâ-yı seher
‘Umk-ı zulmetde mevce-hîz-i safâ
İki mahmûr, maşrık-ı hülyâ
Ezeliyyet içinde işve eder!
Mâî gözler… nedîm-i âlâmım
Fikretim, rûhum orda perverde
Hüzn ü şevkim… ümmîd-i ilhâmım
Hep o mest-i melâl gözlerde…
(Musavver Terakki, 17.10.1901)