Fars kültürünün sanata oldukça yatkın olduğu hiç kuşkusuz bilinen bir gerçektir. Önemli rubailer, edebi şiirler, çığır açan vezinler ve okuması zevkli masallar hep bu kültürün bir ürünüdür. Füruğ da İran’ın çorak topraklarında filizlenmiş ancak çok kısa bir zamanda göçüp giden en önemli kadın şairlerdendir. Bulunduğu yerden başlayarak tüm karanlıkları yeşillendirmiş ve otuz iki yıllık yaşamına birbirinden derin acılar, hüzünler, eserler ve mücadelele sığdırmıştır. “Kuş ölür, sen uçuşunu hatırla…” cümlesiyle hepimizi en hassas nokta-larımızdan etkilemeyi başarmıştır. Füruğ kendi isminin anlamı gibi bir ışık, bir parıltıdır. Özgürlüğe haykıran, kimliği ve cinsiyeti adına direnen bir martıdır. Orta Doğu’nun üzerinde uçan bir kuştur. Şimdi ölüdür, yok olmuştur ancak kaybolmamıştır. Çünkü uçuşu, her birimize birer yara misali saplanmıştır. Onu okudukça, anladıkça ve his-settikçe yaramız yeniden kanamaktadır. Böylece bizlere kendini hep hatırlatmaktadır.
Şimal Yanpınar