Meydan Okuma

İçeri girdiğimde tüm bakışları üzerime toplamıştım. Uzun masanın çevresinde oturanlar birer birer ayağa kalkmıştı, odadaki tek kadındım.

Masanın baş kısmında yer alan adam bana doğru yaklaştı. “Hoş geldiniz,” derken sesinde bir soru işareti gizliydi.

Elimi tokalaşmak için ona doğru uzattım. “Merhaba, ben Deniz Erdem.”

Adam elimi sıkarken şaşkın bir halde, “Ben Kemal Akyazı. Akyazı İnşaat’ın sahibiyim,” dedi. “Deniz ismini duyunca bir erkek sanmıştım.”

“Oysa her iki cinsiyete de uygun bir isim,” diyerek elimi geri çektim.

“Tabii ama yaptığımız iş malum…”

“Evet, İnşaat Teknolojisi mezunu ve statik hesaplar yapan çok az kadın var haklısınız. Sebebi de epey açık ama konumuz bu değil. Başlayalım mı?”

“Sebebi nedir sizce?”

Merakla kaşlarımı çattım. “Anlamadım?”

“Neden kadın mezun daha az?”

“Toplantı için buradayız sanıyordum,” dedim.

“Ben size söyleyeyim, çünkü bu erkek işi. Sırtında çimento taşımayan bir kadın kolon harcını ve kolon kalıbının başlangıcıyla bitişindeki basıncını yalnızca hesap makinesiyle ölçer. Ancak bir usta sizin verdiğiz ölçülerle değil, tecrübesiyle yapar o harcı.”

“Sonra da o bina yıkılır,” diyerek başımı dikleştirdim. “Fizik kuralları tecrübeden üstündür Kemal Bey. Fiziksel açıdan güçlü olmak bir şey ifade etmez. Siz üşengeçlikten bir çimentoyu tek seferde taşımak için omuzunuza alırsınız. Biz kadınlar ise o çimentoyu gerekirse birkaç seferde taşıyacak kadar azimliyiz. Yani erkek işi diye bir şey yoktur, sadece iş vardır ve bunu yapacak olan insansa, çalışma stratejilerini kişi kendisi belirler, cinsiyeti değil.”

“İşte feminizmin bir kölesi daha…” diyerek başını iki yana salladı ağır ağır. “Siz kadınlar haddinizi bilseniz ve erkek işine karışmasanız dünya çok daha iyi bir yer olurdu aslında. Takım elbise giyip topuklu ayakkabılarınızla etrafta dolaşmanız sizi saygın biri yapmıyor. Ama erkek öyle mi? Daima yaptığı işle öne çıkar. İş adamı denmesinin bir sebebi var. Elinizin hamuruyla erkek işine karışmayın Deniz Hanım.” Beni baştan ayağa süzdü. “Gerçi elinizde hamur da göremiyorum ama olsun, halledilebilir. İlk olarak kendinizi benimseyip başka biri olmaya çalışmaktan vazgeçin. Kendinizi ait olmadığınız kalıba sokmak yerine ait olduğunuz yere dönün. Mesela mutfağa.”

Öfkeyle ona doğru birkaç adım attım. “Kadınlar asimile olmaya çalışmıyor beyefendi. Onları bu kalıba sokan ve bunu yapmaması gerektiğini vurgulayan siz erkeklersiniz. Kadınlar, yalnızca eşit olmak istiyor. Eşit olduklarını biliyor ve bunu sizlere de öğretmek istiyor ancak ağaç yaşken eğilir ve birçok erkek çoktan kalıplaşmış fikirlere sahiptir. Zihniyet daima çelik bir duvarla çevrilidir ve bir kadının kaleminden çıkan kurşunları elbette ki geçirmeyecektir. O halde o çelik duvarı yerle bir etmesini de biliriz. Takım elbise giymek bir kadını erkekleştirmez ya da takım elbise giyerek erkek işi adı altında toplanan şeyleri yapabileceğini vurgulamaya çalışmaz bir kadın. Zaten erkek işi yoktur, sadece iş vardır. Sizler, daima kadınları gölgede bırakmaya çalıştınız çünkü erkek egosu adını verdiğiniz o saçmalık balonunun patlamasından korktunuz. Tarih tekerrür etmekten vazgeçmiyor, bu emansipasyon karşıtı zihniyet sürüp gidiyor maalesef. Devam edin. Bizim başarımızı daha anlamlı hale getirin. İlk kadın pilot boş yere tarihe geçmedi. O bunu hak etti ama bunu büyük bir olay haline getiren yine siz erkeklersiniz. Tomris Uyar, Turgut Uyar’ın eşi olarak bilindi ilk önce, yazarlığı geri planda kaldı. Dönemindeki birçok kadın yazar gibi. Ne derler bilirsiniz, reklamın iyisi kötüsü olmaz. Sizler, başarınızla ön plana çıkıyor olsanız da kategorileştirilerek tarihe geçmediniz. Size acıyorum, Kemal Bey. Sizi dünyaya getiren yine bir kadınken kadınlara saygı duymuyor olmanız acınası. Sizinle iş yapmayacağım. Yıkılacak bir proje olacağı en başından belli ve ben, temeli sağlam olmayan bir inşaata ne çimento taşırım, ne de katkı sağlarım. Çorbanızda tuzum olmayacak çünkü ben çoktan mutfaktan çıktım. Tıpkı diğer takım elbise giyen kadınlar gibi. Akşam olunca sofra kurmasını ve en güzel yemeği yapmasını da bilirim ama kadın olduğum için değil, insan olduğum için. Size de yemek yapmayı öneririm ama affedersiniz, siz bütün gün koltukta oturup iş adamı olmayı tercih edersiniz. Çünkü yapabildiğiniz tek şey bu, oturmak.”

Arkamı dönüp toplantı odasının çıkışına yöneldiğimde Kemal Bey hırsla konuştu. “Kadın aklınla bana meydan mı okuyorsun sen?”

Ona dönmeden kapıyı açtım ve çıkmadan önce son kez konuştum. “Meydan okumalar eşit şartlarda yapılır. Ben karşımda bana denk birini görmedim biraz önce.”

Çağla Fulya

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.