Zaman, fikirleri ve istekleri değiştirebilir. Belki de değişim bizim kaderimiz, farkında olmadığımız zorunluluğumuzdur.
Mesela sen, yapmam dediğin şeyleri hiç yapmadın mı? Ya da güvendiğin dağlara karlar yağmadı mı? Yağan karın sebebini sorgulamadın mı? Yağan kara lanetler okumadın mı? Biliyorum, cevap bir neon tabela gibi dikkat çekici ve belirgin.
Affetmek nedir? Nasıl gerçekleşir? Affetmek sana ne kaybettirir? Ya da bir şey kazanır mısın? Kendinle yaptığın sayısız iç konuşmadan birine bu soruları da serpiştir.
Bana göre affetmek, çaresiz bir kabulleniştir. Vazgeçmek bambaşka bir olay, o bir kenarda dursun. Çok severek aldığın o biblo zamana meydan okuyamaz. Sırf değişti ve eski güzelliğini kaybetti diye onu suçlayabilir misin? Zamanla her şey geçer diyerek zamana çok şey yükledik. Bir yük daha ekleyelim, ne fark eder? Çok severek aldığın o biblo değil, suçlu olan zaman. O halde affetmek, zamanın değiştirdiği şeyleri kabullenmek zorunda olduğunu bildiğin için kırgınlık duyamamaktır. Tamam, içten içe hâlâ isyan ediyorsun ama kalkıp bibloyla atışamazsın. Ve zaman… Ona en fazla ne diyebilirsin ki?
Affetmek, zamanın değiştirdiklerini kabullendiğin, bir çıkış ya da çözüm bulamadığında çaresizce sığındığın dingin ama bir o kadar kasvetli liman olabilir. Senden, seni sen yapan şeyleri alıp götürebilir affetmek ancak yerine yeni parçalar ekleyebilir. Değişimi göze alamıyor musun? Zaman buna gülümsüyor.
Ha bir de kandırılma olayı var… Ama buna başka bir açıdan bakmaya ne dersin? Çok sevildiğin, değer gördüğün bir anı düşün. Hey, çocukluğuna inecek kadar kötü halde değilsin, değil mi? Pekâlâ… Sevdiğin ve sana değer veren sayısız insan tarafından çevrelendiğin güzel bir an. Ya da ellerini tutarak sana yeminler etmiş bir sevgili… Güvendin, inandın ve beklemediğin şey oldu. O çok güvendiğin dağlara kar yağdı, beni yarı yolda bırakmaz dediklerin daha yolun başındayken terk etti seni. Kim suçlu? Sen mi? Giden mi? Sebebi neydi? Evet, biliyorsun. Zamanın değiştirdikleri…
Sanıyorsun ki dürüst olsaydı sen böylesine arafta kalmazdın ama yanıldığın ya da görmezden geldiğin bir nokta var, belki de dürüsttü. Belki de hissettikleri tam olarak dile getirdikleriydi ama işler değişti, olamaz mı? Evet kabul, dürüstlük yüksek beklentinin önüne geçebilir ancak şu var, bir gün fikirler, hisler değişebilir. Verilen sözler unutulmak ve tutulmamak üzere zihnin derinliklerine gönderilebilir. Aklının bir köşesinde dursun diye söylüyorum, bizi hayal kırıklığına uğratan şey zamanın değiştirdikleridir, insanlar değil.
Çağla Fulya