Bu dört şi’ri mimâr Celâl Bey’e ithâf ediyorum.
Sen uzletinde böyle dururken hayâle râm,
Âsûde bir sükûn ile Iâkayd u bî-heves,
Birden havâya savt-ı kıyâm oldu ra’şe-res,
Karşında ufk-ı hûn u cidâl etti irtisâm.
Hâkim bu ceyşe nazra-i memdûde-i merâm,
Mezc ol bu cenge, sen de katıl seyle, sen de kes;
Va’d eyliyor gurûruna bir tâc-ı nûr o ses,
Âmâdedir cünûnunu takdîse ihtirâm.
Altında zâr ü hâsir iken acz-i muzmahil
Et sen rumûz-ı dîde-i âtiye rabt-ı dil,
Ye’s olmasın cebînine bir lahza âşinâ!
Mev’ûd olan kudûmunu, bil, bekliyor, yarın
Bir arz-ı zıll u nağmede, bir taht-ı mu’tenâ
Yerlerde nakş-ı meşyi bütün hûn olanların!
(Servet-i Fünûn, 25.01.1910)
Göl Saatleri, 1921