Lila ve Beyaz Orkide

Aslında anlatmanın hazin bir yükü vardır omuzlara baskı yapan. Hatta olabilecek tüm yük taşıyan yerlere. Parmak uçlarımda bile hissediyorum yarınların kaygısını. Kim, neden bulmak ister ki esas rahatsızlığını? Bir terslik olduğunu hissedince, insan adını koymak istiyor. Belirsizlik yoruyor. Belirsizlik, çarmıha gerilmişçesine acı veriyor. Tahta ve çiviyle süslenmiş avuçlarımdan kan damlıyor. Bedenim kızgın güneş altındaymışçasına kavruluyor. Leş kargalarıyla işim yok lakin bir şeyler etimi didikliyor.

Umut dolu yazıların yazarı olabileceğimi düşünmedim ve düşlemedim hiçbir zaman. Biliyorum, ahenkli bir kasvet var üzerimde hatta biraz da dramalar kraliçesiyim de denebilir ama günün sonunda ben, beni kabullenişimle ünlüyüm kendi evrenimde. Yanımdan geçenlere usulca selam veriyorum kan içindeki ellerimle. Yanımdan geçenler ise yine benliğimin irili ufaklı parçaları. Kimisi beni yarım kalmışlığımı taçlandırmak için terk ederken, kimisi de yalnızca gitmenin afili bir tadı olduğu gerçeğine sığındı. Umutsuzluk yazarıyım da diyemem, karanlığın içinden güneşin göz kırpacağı anların muhakkak geleceğine inanırım, sabahları ve günün altın saatlerine bayılırım. Yine de ne bileyim, geceden de uzaklaşamayan bu hain yanıma bir kabahat bulamıyorum. Seviyorum, benimsiyorum, sindiriyorum ancak asla vazgeçemiyorum.

İnsanın kendisini benimseme yolculuğu… Ben uzunca bir süre yalnızca emekledim, bazen de süründüm. Şimdi koşuyorum diyemem ama nihayet ayağa kalktım. Belki yine düşerim, kimse bilemez. Ama bak görüyorum, çiçekler var yolun kenarında; güneş muhakkak yakında.

Anlatmanın hazin yükü diyorduk… Anlatmanın hazin, huzursuz, ağır yükü… Neyi anlatayım ki ben şimdi? Başımdan neler geçtiğini anlatsam nefesim tükenir. Öyle ki, sanki bir nefeslik gibi. Hem herkesin bir nefeslik yaşanmışlığı yok mu ki? Benim neyim fazla düşüp de kalkanlardan ya da tekrar tekrar düşenlerden? O halde anlatmanın o ağır yükünün beni genişçe kucaklamasından yana bir beklentim olmayacak.

Tek bir anlam çıkarmak istersek bu yazıdan, o da şu olmalı; Anlatınca herkes anlar. Bir insan sessizlikle dolu olduğunda bile anlaşılıyorsa kazanmış demektir. Kazandığı bir insan, bir çiçek ya da bir kitap olabilir ama sonuç değişmez; kazanmak, kazanmaktır.

Şimdi, klavyemden usulca uzaklaşıp görüş açımı bütünüyle dolduran çiçeğimi sulayacağım. Kusursuz, masum bir orkide, lila ve beyaz renklerde. Beni, sessizliğimde bile anlıyor. Ben de kazananlardanım.

Çağla Fulya

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.