“Mavi!” diye düşündü, elleri yıllara meydan okuyan kırışıklıklarıyla hâlâ kalem tutan şair. Saatlerdir üzerine gömüldüğü kağıttan çoktan doğrulmuştu bile. Gözlerini soluk mavi duvarların sınırlarında dolaştırarak en az gözleri kadar yaşlı lacivert perdelerin görüşünü engellediği pencereye çevirdi. Masanın üzerindeki suyu aldı ve oturduğu sandalyenin sol koluna tutunarak ayağa kalktı. Ayaklarının altında tahtalar gıcırdadı ancak adam buna aldırış etmedi. Terliklerinin çıkardığı sesler de bu gıcırtıya eklenmişti. Ayaklarını sürükleyerek pencereye doğru yürümeye başladı. Duvardaki saatin tik-takları ona ısrarla zamanın tükendiğini ve gitgide sona yaklaştığını fısıldıyordu sanki.
Yağmur Tekin