Ve şimdi avuçlarımda kar taneleri
Sıcak değilken erimiş gibi
Bir yük var ki düşlerimin beli bükülmüş
Razı gelmiyor dünüm yarınıma
Eğer ellerini getirmeyecekse bana
Hasretimde hep bir meyil vardır gaflete
Anlık bir kurtuluşa âşık kelimeler
Bardaktan boşalırcasına yağdı pişmanlıklarım
Ben ilk kez özrüm kabul olsun diye ağladım
Barışmıyor çeyrek zaman; kendi tamıyla
Eğer gece yarısından sonrası dudaklarını sunmayacaksa bana
Rüyalarım aynanın arkasına saklanmış
Parmaklarımı sürüyorum ateşe bulanmış ve soğutulmuş kuma
Aramda sonsuz yakınlık var yalanlarla
Alışmıyor benliğim sabaha
Eğer gülüşünü taşımayacaksa kahvaltıya
Başım dönüyor gökkubenin altında
Çağla Fulya
Dört yanım kuru gürültü yalnızlığın ortasında
Yıl yerini bırakamıyor bir sonraki sayıya
Eğer tenim kokuna bulanmayacaksa