Alışkanlığa Dair

Öteden beri alışkanlıklardan yakınırız. Şu veya bu vazgeçmek istediğimizden ama bir türlü de vazgeçemediğimiz alışkanlıklarla çevrelenmişiz. Aslına bakanlar görür ki alışkanlıklarımız bizi kuşatmıyor, biz onları kuşanıyoruz. İyisi veya kötüsü ayrı bir konudur ama genel anlamda alışkanlıklarımız biz onlardan yakınırken bile bizim vazgeçilmez parçamızdır. Utanmasan “bizi biz yapan eylemler bütünü” diyeceğim ama büyük denizde boğulmaktan çok korkuyorum.

            Bir şeyi alışkanlık haline gelmesi için yirmi bir gün yapılması gerekiyormuş. (kötü alışkanlıklar için de geçerli mi bu?) Bunu duyduğumdan beridir sormuşumdur kendime: bir insan istemediği şeyi niçin yirmi bir gün tekrarlar?

Alışkanlık bir ağaç tohumu gibidir, insanın avuç içine, sırtına, diline ve kafasına ektiği.  Ağaç tohumuyken fark etmez, fidandan umursamaz ama büyük bir ağaç haline döndüğünde bir yakınmadır başlar.

Ben alışkanlığa dair tüm olumsuz sözlere ve düşüncelere katılmıyorum. Bazı şeyler fark edilmeden veya henüz bilinçli düşünme evresine (yirmi bir yaş üstü yani gençliktir bende bu evre)  girmeden önce kazanılmış istemediğimiz alışkanlıklar vardır, kabul, ama bu istemediğimiz alışkanlıklarımızı değiştiremeyeceğimiz anlamına gelmez. Dahası bence tüm bu yakınmanın altında saklı bir şekilde yatan bir gerçek vardır ki bu da o alışkanlığımızdan aslında memnun olmamızdır ya da bu alışkanlıktan rahatsız olsak da ondan vazgeçip de yerine bir yenisini, istediğimiz alışkanlığı, koyma zahmetinden kaçınmamız.

Belki de bilinçsiz bir şekilde bildiğimiz bir şey vardır: zamanla her olumlu alışkanlık bize olumsuz görünmeye başlar. Evet, en doğru cümle bu oldu sanırım. Çünkü insan değişken bir varlıktır. Hani Heraklitos’a ait olduğu söylenen “Aynı nehirde iki defa yıkanılmaz” sözünde bahsettiği şey. İnsan değişir tüm aksi isteğine ve çabasına rağmen fakat özünde bir eylem olan alışkanlığı değişmez. Bu da olumlu bile olsa zamanla insanın onu olumsuz bir durummuş gibi görmesine neden olur.

Benim zamanla fark ettiğim bir noktaydı alışkanlığın vazgeçilmezliği. Önceleri ben istemediğim alışkanlıklarımdan kurtulunca huzura ereceğimi, bir daha alışkanlık edinmeyeceğimi düşünürdüm. Fakat gördüm ki birini bırakınca bir diğeri bacama yapışıyor. Onlarsız yaşayamayacağımı anlayan ben de çözümü ben değiştikçe alışkanlıklarımı da değiştirmekte buldum. Çünkü yemek yemek, konuşmak, uyumak, uyanmak ve de nefes almak birer alışkanlık: yaşamak bir alışkanlık…

Sabahattin Orhan            

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.