Binalar, göğün yüzünü taşıyor sanki
Bunca yalnızlığın içinde iğne atsam yere düşmez
Gri bir gökyüzü çatı olmuş uğultuya
Hiç üşümüyorken yanından geçen rüzgâra adımı fısılda
Mürekkebim parmaklarımın ucunda dans ederken yazıyorum
Bir şey düşüyor gökyüzünden, ıslatmayan bir yağmur damlası
Bana dokunan nedir diye bakarken gözlerini görüyorum
Şimdi içimde kol gezer akşam üstü fırtınası
Nicedir eli ayağı tutmaz yüreğimin
Merdivensiz bir kulede esir kalmış hazinem
Acemi çaylak öpüşmemiz geçmiş zaman dilimi
Ben sana dalıyorum, zaman akıp gidiyor
Ben kaybolsam bile sen evinin yolunu bul diye
Her adımımda kendimden bir parça bırakıyorum
İncilerim yere dökülür sanıyordum âşık olunca
Oysa duvarımdaki bir çerçeve bile bana seni anımsatıyorken inciler kimin umudunda?
Çağla Fulya