
“Kültürel gönderme anadil olarak kalsa bile, bu gönderge sınırların allak bullak olmasıyla, endüstrileşme süreci ve onun uluslararası açılımıyla yerinden yurdundan edildi. Bunun üzerine öncü sanatçılar ulusal, ideolojik, din i ve son olarak linguistik sınırları boydan boya katlettiler. Bu daha çok ulusal dilin merkezden kaydırılmasıydı asla bir terkediş değil. Anadil öncül değer olarak kaldı ama ‘oyun’u kolaylaştırmak için. Bu anlamda Mallarme için şair, ilkin bir yurtseverdir ama ulusal dilden çok verili bir evrensel bilinçaltı ritmik’e sadık kalır. Şiir praksisi erotik bir etkinliktir ve arzular ve itkiler şairi ‘tuhaf olana’ yani ‘öteki dile’ iter.”