Küçük şeylerde aramalıydı insan mutluluğu
Oysa küçülmüştü dünya bir avuç içine sığacak kadar
Ne bir bardak çaya karışan bir ahbabın hasbihalında
Ne de artık kırk gün bile sürmeyen bir kahvenin hatırında
Yoldan geçen bir yabancının verdiği selamı bile kalmışken bir maskenin ardında
Küçük şeylerde aramalıydı insan mutluluğu
Ne iş dönüşü bir tebessümle açılan kapıda
Ne çocuk cıvıltısında ne eş dırdırında
Ne de dört lira olmuş taze ekmek kokusunda
Yakındakiler uzak, uzaktakiler yakınken
Altı inçlik bir ekranın ardında
Dostluklar kurulur oldu klavyenin tuşlarında
Oysa küçük şeylerde aramalıydı insan mutluluğu
Siyah bir örtüyle kaplanırken Dünya
Karanlık kalplerin gölgesinde
Küçük şeylerde aramalıydı insan mutluluğu
Dalından kopan bir yaprağın özgürce savruluşunda mesela
Ya da pencereye konan bir kar tanesinin
Nazlı ışığında
hatice ışıktaş