Güzel bir ton balıklı salatanın başlattığı bir gece… Otobüsle gidilen yolların yürüyerek dönüldüğü o güzel yerdeyiz. Seninle yürümek güzel, seninle yürümenin verdiği yorgunluk güzel sevgilim… Sanki seninle yürüyünce ayaklarıma daha az kara sular iniyor. Bilmiyorum… Ama eve gidince daha çok hissediyorum ne kadar yorgun olduğumu… Hiçbir fizik kuralının açıklayamayacağı bir şekilde yanındayken acı kavramına karşı hissizleşiyorum sevgilim. Yüzyıllardır bilgeler tarafından gizlenen bir öğretiye sahip olmak gibi seni sevmek… Yansam kül oluncaya kadar hissetmem yandığımın acısını. Sen hisseder misin? Bilmem dediğini duyar gibiyim. Bilmiyorsun ama bildiğini gözlerinden hissediyorum sevgilim…
Bence sen yanımda acıyı hissediyorsun. Geçen akşam yanındayken parmağını fazla sıktım ve parmağını çok sıktığım için acıdığını belirttin. Canını yakmak için sıkmamıştım sevgilim. Hatta ben parmağını çok sıktığımı bile sen söylemeden fark etmedim. Yanındayken ve gözlerinin içine bakınca sanki bütün eylemler koca bir eylemsizliğe dönüşüyor. Yürüdüğümüz o caddelerde aslında yürümüyoruz. Elele tutuşup bir melek misali uçuyoruz. Mutluluktan mı uçuyoruz? Evet. Ama yerçekimi diye bir şey var sevgilim. Bak şimdi gökten düşürmeye başladı yağmur damlalarını… Sanki ikimizin üzerine yağıyor gökyüzü. Aynı yağmurun altında ıslanmaya başlıyoruz… Aynı yağmurun altında ıslanmaya başlıyor koca şehir… Kediler… Köpekler… Acaba onların yanlarında da sevdiceği var mı sevgilim? Onlar da, “Yağmur başladı, hadi kuytu bir yere gidelim.” dediklerinde, “Şeker değilsin erimezsin.” yanıtını alırlar mı? Aslında yağmur hepimize şeker olmadığımızı ispat etmek ve etten-kemikten yapılan canlılar olduğumuzu yüzümüze vurmak için yağar. İster ahmak ıslatsın, ister bardaktan boşalsın amaç hep aynıdır.
Eskiler rahmet yağıyor derler ya. Bu çağın yağmurlarında rahmet falan yağmaz sevgilim… Bunlar içine sıçtığımız ekolojinin asit yağmurları… Kim bilir belki de bu asit yağmurları elele tutuşan ikimizin bedenini yavaş yavaş birlikte eritecek. Hani şeker değildik erimezdik ya sevgilim. Keşke şeker olsaydık.
Her şey bir kenara bırakıldığında seninle aynı yağmurun altında ve aynı şehrin sokaklarında ıslanmak güzel sevgilim. Aynı dolunaya bakmak güzel… Bilir misin dünyadan hep ayın aynı yüzü görülürmüş. Mucize mi bu? Senin elini tutup o aya bakmak kadar mucize değil sevgilim.
Orçun Gül