
Söyleşiler, imzalar ve çok şen geçmeyen bir şenlik sonrası girdi bir otel kapısından içeri Asım Bezirci, çıkamayacağını bilmeden. Tenkidin ustasıydı. Sormadığı soru, irdelemediği konu, neden demediği sanatçı kalmamıştı o güne kadar. O gün de aklında vardı bu soru, belki de aklındaki tek soru. Neden? Zaman geçtikçe son anları olduğuna emin olduğu anlarda en çok bunu düşündü, cevabını alamayacağını bile bile.
İsmi olmayan, yalnızca içi boş bir duyguyla anılan, “öfkeli bir kalabalık” sarmıştı girdiği otelin etrafını. Çevresinde dostları, kendinden çokça küçükleri kalakalmıştı çok kapılı bir oda içerisinde.
66 yaşındaydı Asım Bezirci. Tarancı hesabına göre yolun epey ilerisindeydi ama asla sonunda değildi. O çok kapılı odanın en büyüğü de değildi ama kaderi o çok kapılı odadan çıkamayan otuz beş canın en büyüğü olmasıydı.
İlk kitabı ilk aşka benzetenlerdendi Asım Bezirci. Dün gibi hatırındaydı; tüm tedirginliği, sevinci ve coşkusu. Çıkardıktan sonra kabına sığamayan, işe gitmeden görmek için yolunu uzatan, dizgi yanlışı olmasın diye sabahlara kadar kendini yiyip bitiren ama yine de sayfalarca dizgi yanlışıyla karşılaşınca baygınlık geçirecek kadar üzülen biriydi. Öyle bir ilk aşktı ki bu, tersliklerin ardı arkası kesilmemişti. Gönderdiği yarışmanın ilk oylamasında seçilmesine rağmen solculuğuyla karalandığı için uçup gitmiş ödül ellerinden. Bir daha da yakalayamamış Asım Bezirci.
Eleştiriye yeni görüşler, yöntemler, uygulamalar getireceğine inanmış bu kitabıyla Asım Bezirci ama uyandırmamış beklediği yankıyı ilk aşkı. Bir iki övgü ve yerin dibine batırışın ardından bolca dizgi yanlışı, az satış ve beğenilmemek olmuş ilk kitabının getirileri. Tüm bunlara karşın en çok bu kitabı seviyordu Asım Bezirci. Başta da demişti; ilk kitabı, ilk göz ağrısıydı Çok Kapılı Oda.
Yıllarca kalem tutan eli bir elbise askısını tutuyordu bu defa. Biraz çaresizlik biraz da büyük olarak moral verme çabası. Her biri sona açılan çok kapılı odada o an aklına geldi mi ilk aşkı, sanmam. Yıllar önce ödül kaybettiren solculuğu bu defa sonunu getirmişti. 32 senede çok kapılı oda bile değişmişti ama zihniyet değişmemişti.
Agâh Ensar Can