
Halkın konuşma dili de atasözleriyle, manilerle, deyişlerle bezeli bir dildi. Aydın ya da entelektüel kesimin konuşma dili ise geliştirmeye, değiştirmeye açık olmayan, donmuş dar jargonlar içinde dönenen bir dil. Başa çıkılması zor. Ham denemezse de katı. İkisinin de içinde yaşadım. Bir üst dil olana, şiire dönüştürmeye elverişli bulduğumla yazdım. “Hikmet”le yola gitmek yeğ geldi. Has şiire vardığım söylendi. Sebep budur. Şiirin dili şiirin kendisidir. Ozanlık geyik avcılığına benzer demiştim. İyi bir avcıdan kesin bir öldürüm beklenir -(ne üzücü bir benzetme)-. Bunu şunun için söyledim: Hayat, olay şiirde olduğu gibi duruyorsa yazılanın estetik değeri kuşkuludur.