8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle kadın özgürlüğü ve kadın olmak üzerine dünyanın farklı yerlerinde birbirinden farklı hayatlar yaşayan 8 kadınla röportaj yaptık. Kadının duruşu, gücü ve bağımsızlığı hakkında konuştuk. Her biri farklı bir pencereden anlattı kadının toplum içindeki yerini ve kadın olarak yaşayabilmeyi. Bugün Dünya Kadınlar Günü! Bu güzel günün tek bir günle sınırlı kalmaması dileğiyle… Kutlu olsun!

Bir kadın kendi ayakları üzerinde durmak için ne yapmalıdır?
Kadın ayakta kalmak için illa bir erkeğin yanında olmasına gerek olmadığını kabul etmeli önce. Kendine güvenmeli. Düştüğü halde ayağa kalkmak için hiç sebebi olmasa bile kendince sebepler üretmeli.
Peki bunları sağlamak için neler yapabilir?
Çalışabilir. En önce okumalı ama. Kolunda altın bileziği, tapu gibi bir diploması olmalı.
Diyorsun ki: “Okuyup çalışmalı ve kendine güvenmeli kısacası?”
Ha diyeceksin ki okumayan ayakta kalamaz mı? Kalabilir elbette ama tüm genç kızlara ve kadınlara tek tavsiyem hiçbir sebepten ötürü ve hiç kimse için okulunu bırakmamaları. Ve şu da var ki, sevdiklerinden uzaklaşmasınlar. Sevgisiz insan yarım insandır.
Sevgi derken? Eş mi aile mi?
Aile veya eş fark etmez. Sevdiklerin olsun, sana iyi gelsinler. Manevi destek asla yadırganamaz. Yorgun argın, haşatın çıkmış bir şekilde geldiğinde eve, o kapıda seni karşılayanları gördüğünde dersin ki “Değer ya… Bunun için değer.”
Hem çocuk hem kariyer yapılır mı sence?
Yapılır. Karnım burnumda staj görüyordum ben. İlk yalancı sancım kampüste tuttu.
Peki aile içinde erkeğin rolü nedir ya da ne olmalı?
Sevecek. İlla varsa o hayatta bir erkeğin rolü, sevsin yeter. Sarabiliyorsa yaralarını sarsın sevgisiyle başka da bir ihsan istemez.
Xezâl Hanım’a röportaj için teşekkür ediyorum.

Bir kadın kendi ayakları üzerinde durmak için ne yapmalıdır?
Öncelikle imkanı varsa çalışmalı. Kendini geliştirmeli ama çalışıyorum ve gelişiyorum diye egosu tavan yapmamalı. Sabırlı olmalı ki anlık patlamalarla bir sonraki iyi şeyi kaçırmasın. Lakin bu sabırlı olup her haksızlığa da boyun bükmesi anlamına gelmiyor. Birçok şeyi yerinde ve zamanında yaparsa sonuca sağlam, dimdik ve kararlı adımlarla varır. Özgürlük kavramına sığınıp yapabileceği taşkınlıklardan uzak durmalı. Aslında tam anlamı ile kimse özgür değildir çünkü alınan nefes atan kalp bile özgürce hareket edemez. Belli bir düzen içindedir ve yaratıcının elindedir. Bu nedenle kadın güçlü, kendi içinde sabırlı ve kendini bilen olduğu sürece özgürdür. Bu dönemde güçlü ve özgür kadının tabiri yapılırken parasını kazanan kocasına bir kap yemek yapınca aşağılandığını düşünen özgürlük kisvesi altında ahlaksızlığı normal gören ve yapınca da ne olmuş canım diyen tipleri gösteriyorlar örnek diye ama. Bence özgür kadın sabırlı kendini geliştirmeyi bilen imkanı varsa çalışıp az da olsa eline emeğinin karşılığını alan bazı durumları lehine çevirmeyi bilen kadındır.
Kısacası sence, ‘kadın ekonomik özgürlüğünü sağlarsa daha özgürdür.’ Doğru mu?
Bu devirde evet, az da olsa kazancı varsa kadın daha özgür oluyor.
Mesela bir kadın çalışıyor ama çalıştığı parayı eşine veriyorsa bu onu yine de özgür yapar mı?
Duruma bağlı. Eşi evin geçiminde o parayı kullanıyorsa özgürdür ama alıp içki ve benzeri şeylere yatırıyor, eve fayda sağlamıyor ya da kadını işçi gibi kullanıp parasına çöküyorsa kadın burada özgür değil, sömürülen olur. Günümüzde bence ne kadın ne de erkek tam anlamı ile özgür olamıyor. İkisini de kısıtlayan maddi ve manevi durumlar var. Hayat şartları, geçim sıkıntıları ve yoğunluk. Ne kadar kazanırsan kazan, eline geçenle bir sinemaya gidemiyor, gönlünce kitap alıp okuyamıyor ya da kendine vakit ayıramıyorsan, o görünüşte özgürlük ama yine içten içe kısıtlamalarla dolu bir hayat olur.
Hayat şartlarının özgürlüğü kısıtladığını düşünüyorsun yani. Peki hem çocuk hem kariyer yapılır mı sence?
Yapılır ama bu kadında özgürlüğe değil, kendini kanıtlama çabasına girer. Ya aslında şu var… Bir kadın özgür olmak istiyorsa önce oğlunu veya kızını sağlam yetiştirmeli.
Asya Hanım’a bu röportaj için teşekkür ediyorum.

Bir kadın kendi ayakları üzerinde durmak için ne yapmalıdır?
Bir kadının kendi ayakları üzerinde durması için en önemli etken ekonomik özgürlüğüdür. O yoksa kendisinden ödün vermemesidir. Kararlarının arkasında durmalı, kendisinden, fikirlerinden taviz vermemeli, düşünen bir birey olduğunu, hakkını göz ardı etmeyeceğini göstermeli.
Kadının özgürlüğünü ne sağlar?
Kadının özgürlüğü diye bir şey yok ne yazık ki. Sadece hayat şartları gevşetiliyor. Hele ki bu toplum da, dünya geneli için söylüyorum. Erkek egemenliği dünyanın her yerinde hüküm sürüyor. Bu illa eş demek değil. Baba, oğul ve çevre de buna dahil. Gece sokakta yalnız yürürken bile bunu bize hissetiriyorlar. En acısı da özgürlüğümüzü kısıtlayan erkek iken yine koruma duygusu ile kadının başka erkeğe sığınması.
Çocuk kadının özgürlüğünü kısıtlar mı?
Kadın zamanını doğru ayarlarsa çocuk buna mani değil.
Bunu açıklar mısın? Nasıl ayarlaması gerekiyor?
Şimdi zamanla başlıyayım. Kadın yaratılışı ile merhametli bir varlık. En büyük merhameti de evlatlarına. Bu yüzden zamanını doğru ayarlayacak, zaman çok önemli bir faktör.
Yani önceliği çocuklarına mı vermeli? Ya da iş ve aile arasını dengede mi tutmalı?
Hayır, her zaman önceliği kendisi olmalı.
Ama merhametimiz çocuklarımıza öncelik verirken kendimizi nasıl ön planda tutacağız? Diyelim ki bir de kadın çalışıyor.
Şöyle anlatayım günümüzde olanaklar çok. Kadın çalışıyorsa kreşler, bakım evleri var. Ama bu değil ki çocuğu sadece onlarla yetinecek şekilde yetiştireceksin. Ben çalışmayan bir kadınım. Şimdi konuşursam belki şey gibi gelecek; bekara karı boşamak kolay gibisinden. Şimdi o yüzden kendi üzerimden konuşayım. Ben çok çocukluyum. Eğer onları doğurduysam onların sorumlukları bende, bunun bilincinde olmam gerekiyor.
Kadın iş ve aile arasını dengede tutmalı mı yani?
Evet dengeyi sağlamalı. Üniversiteye hazırlık yapan iki çocuğum var ve bir tanesi lise giriş. Biri de anaokulu başlangıç. Bunların ek olarak kursları var ve tabii ki de bakımı. Hafta sonu bir gün ne olursa olsun çocuklarla hep beraber zaman geçirdiğimiz bir günümüz var, diğer bir günlerde eşimle gün içerisinde birbirimize ayırdığımız vakitler. Tabii eş de bu zaman içerisinde yanında durmalı tüm yükü kadına yüklememeli. Özgürlüğe gelirsek…
Ben de tam ona değinecektim…
Ben özgürlüğün fazlasına karşı bir bireyim açıkcası. Yani en azından büyüdüğüm topluma biraz ters. Bu kadın ve erkek için aynı.
Özgürlükte eşitliğe inanıyor musun peki?
Hayır. Kadın için özgürlük farklı, erkek için farklı. Eşit olması için dünyanın değişmesi lazım bu da imkansız.
Üç dileğin olsa… kadınla erkeğin eşitlenmesini sağlamak için dünyada neleri değiştirirdin?
Şimdi imkansız gibi bir şey ama üç dileğim olsaydı, kadın ve erkeğin aynı kuvvete sahip olmasını isterdim ki, kadın kendisini diğer cinse karşı korusun. Eğitim ve çalışma şartlarında eşitlik isterdim. Bir de herhalde kadın gibi doğuran bir erkek nesli, o olmazsa bile o süreçte ne yaşadığımızı hissetmelerini isterdim. Erkek kadının o süreçte ne yaşadığını hissetmediği sürece merhamet duygusunda sürekli bir eksiklik yaşayacak. İnsanoğlu doğurmadığına merhamet etmiyor. O yüzden bu savaşlar, bu vahşet devam edecek.
Fiziksel eşitlik, eğitimde ve iş hayatında eşitlik ve erkeklerde empati ve merhamet duygusu. Aslında doğurganlık hariç başarılmayacak şeyler değil hiçbiri. Belki bir sihirli değneğe ihtiyacımız yoktur. Ne dersin? Biz anneler evlatlarımızı iyi eğitirsek belki de her şey değişecektir.
Canım biz anneler, çocuklarımızı ne kadar güzel yetiştirirsek yetiştirelim çevre faktörü var ve ne yazık ki belli bir yerden sonra etkileniyorlar. Sen ben güzel eğittik, benim çocuğum yapmaz dersin. Bir bakarsın ki karşında. O yüzden sadece biz kadınlarla olacak şey değil.
Hak veriyorum ama değişimin kendinden başladığını da biliyorum. Uzun meseleler bunlar, o yüzden şimdilik burada bırakarak Sabiha Hanım’a katılımından dolayı çok teşekkür ediyorum.

Kadın özgür müdür?
Kadın özgür değildir. Kadının özgürlüğü ilk çağlardan bugüne uzanan erkek egemenliği ile kısıtlanmaktadır.
Peki ya kadının özgürlük hareketi ve feminizm?
Feminizimin kelime anlamı yanlış biliniyor. Ayrıca feminizm veya diğer kadın haklarını savunan görüşler falanca markanın tek taş reklamının önüne geçemiyor. Kendi seslerini kendileri zor duyuyor.
Kadının özgürlüğünü ülkemizde neler kısıtlıyor sence?
Kadının özgürlüğünü kısıtlayan en önemli kavram günümüzde adalet. Adalet sistemimizdeki boşluklar. Çocuklarının gözü önünde karısını doğrayan komşumuz 12 sene sonra tahliye oldu. Bir insan hayatı 12 sene ise 65 yıllık bir ömürde kaç kadın katledilebilir, hesap ortada.
Peki kendimizi daha özgür hissetmek için ne yapmalıyız? Ya da çevremizden nasıl bir destek görmemiz gerekiyor mesela?
Özgür hissetmek için çevrenin desteğine ihtiyaç duymak bile özgür olmadığımızın kanıtı. Kendi içimizde çelişiyoruz.
Başka bir deyişle kadın kendi özgürlüğünü kendi elde etmeli mi diyorsun?
Kesinlikle başkasının desteği ile özgürlük elde edilmez birde minnet borcu yüklenir kadının hayatına.
Bir kadın kendi ayakları üzerinde durmak için ne yapmalıdır?
Kadın kendi ayaklarının üzerinde durmak için zaman, mekan ve eğitim seviyesi fark etmeksizin üretecek. Köyde ise yufka ekmeği yapıp satacak, el işi yapacak. Şehirde ise aktif çalışma hayatında yer alacak ama ne pahasına olursa olsun üretecek. Üretmeyen kadın bir süre sonra süs bitkisi gibi güzel ama faydasız bir canlıya dönüşecektir.
Hem çocuk hem kariyer yapılır mı ya da çocuk kadının özgürlüğünü nasıl kısıtlar?
Kadın çalışmak isterse çözüm üretir, alt komşusuna bırakır meyve kasasında çocuk büyütür ama yapar. Bunun yanında bu demek değil ki, resmi makamlar gerekli güvenli ortamlar, okullar hazırlayarak çalışan anneleri desteklemeyecek.
Babasının cenazesi defnedilirken hem ağlayıp hem bebeğini emziren bir kadın canlandırın kafanızda. Kadın babasına veda ederken bile evladını doyurmayı akıl edecek kadar şefkatlidir, vefakârdır, güçlüdür. Bu güçteki kadınlar istediği her hedefe ulaşabilir. Tabii 12 yaşında çocuk gelinler olmazsa, kocası tarafından öldürülmezse, abisi tarafından vurulmazsa. Fizyolojik güç dengesi erkeklerden yana olduğu için bu konu resmi makamlara düşüyor. Kendilerinin kızları, kadınları düzinelerce koruma ile okula alışverişe giderken kocasını dokuz kere resmi makamlara şikayet eden bir kadına el uzatmıyorlar.
Kübra Hanım’a bu röportaj için teşekkür ediyorum.

Bir kadın kendi ayakları üzerinde durmak için ne yapmalıdır?
Bir kadının kendi ayakları üzerinde durması için eğitim şart diyorlar…. doğrudur ama buna eklemek istediğim her çocuğun bilhassa da kız çocuklarının aile içinde doğru eğitilmeleri. Anne ve babaların aile içindeki rolleri bir çocuğu yetişirken çok etkiliyor. Bu yüzden önce annelerin eğitilmesi gerektiğini düşünüyorum çünkü çocuk neyi görürse onu yansıtır.
Bilinçi anneler bilinçli çocuklar yetiştirir. Katılıyorum. Peki hem çocuk hem kariyer yapılır mı?
Hem çocuk hem kariyer yapılır, bunun aksini söylersem hemcinsimin özgürlüğünü kısıtlarım ama şahsi düşüncem; annenin maddi yönden mecbur değilse çocuklar belirli bir yaşa gelene kadar ya daha az ya da hiç çalışmaması. Çok küçümsenen anne baba rolü ve sevgisi ya da ilgisizliği ve sevgisizliği çocuklarda büyük eksiklik ve psikolojik sorunlara sebep olabiliyor.
Şu anda kendini özgür hissediyor musun? Eğer hissediyorsan böyle hissetmeni neler sağlıyor?
Ben kendimi şu an özgür hissediyorum evet. Böyle hissetmemin sebebi bana göre; bilinçli bir anne tarafından yetiştirilmiş olmam. Annemin eğitim seviyesi yüksek olmasa da bilgiliydi. Bu bilgisini elinden geldiği kadar bize aktardı. Adaletli ve merhametinden de çok öğrendim. Ve tabii ki eşim. O bugüne kadar benim hayatımda ufak tefek de olsa ya da büyük bir değişiklik de olsa kararıma saygı duydu.
Eşimin annesi de kendi haklarını savunabilen güçlü bir kadın… aynı benim annem gibi. Bu iki annenin de bizim üzerimizdeki etkisi olumlu tabii ki de.
Kendini özgür hissetmeyen kadınlara tavsiyen nedir?
Kendi kendini yetiştirsinler. Bu yönde kitap okumalarını tavsiye ederim. Ayrıca oturduğu yerde katılabileceği bir sosyal aktivitesi olmalı mutlaka. Araştırsın ve katılsın. Günümüzde kadınlar için kadınlar tarafından çok projeler yürütülüyor.
Eğer ki fiziki özgürlük ve darp gibi konuya değineceksek… Kimse düzelir diye beklemesin lütfen. Fırsat buldukları anda yardım çağrısında bulunsunlar!
Neba Hanım’a bu röportaj için teşekkür ediyorum ve yaptığı çağrının üzerinde durmak istiyorum. Kadına yönelik şiddetin bir özrü yoktur.

Kadın özgür müdür?
Kadın her birey gibi özgür olmalıdır, kendini özgür hissetmelidir. Özgürlük bazen kendi elimizde olmasa da biz kadınlar yine de özgürlüğümüz için savaş vermeliyiz. Bazen bir şeyleri göze almalıyız. Her kadının hakkıdır özgür olmak ama her kadına da doğuştan verilmez bu hak. Aslında doğduğumuz ülke, bölge ve hatta aile ile alakalı biraz da kadının özgürlüğü.
Peki kendimizi daha özgür hissetmek için ne yapmalıyız? Mesela kadın baskısının daha yoğun olduğu bölgelerdeki kadınlar ne yapmalı ve çevresinin ona tepkisi ne şekilde olmalı?
Bir kadının kendini özgür hissetmesi için aslında fikirlerine saygı duyulması yeterlidir. İnsanın dediklerine saygı duyulması aslında özgürlüğün en büyük parçasıdır. Saygı varsa anlaşılmak da var, hayallerinin peşinden gidebilmek de var. Ne olursa olsun insan kendi değerlerinden, kendi doğrularından vazgeçmemelidir, hele ki kadın olunca. Çevresi de buna saygı göstermeli.
Bir kadın kendi ayakları üzerinde durmak için ne yapmalıdır?
Bir kadın kendi ayaklarının üzerinde durmalıdır. Sorumluluğu varsa ve kendi ayaklarının üzerinde durmak isterse ki bunu istemelidir, kendi ayaklarının üzerinde duruyordur zaten. Aslında fikrini özgürce söyleyebilmesi ve ne olursa olsun hayallerinin ve fikirlerinin arkasında durması en büyük özgürlüktür. Burada en önemli olan da bunlara ulaşması için okuyup çalışmasıdır.
Hem çocuk hem kariyer yapılır mı ya da çocuk kadının özgürlüğünü nasıl kısıtlar?
Tabii ki çocuk ve kariyer birlikte yürütülebilir. Yürütülmelidir. Herkes bir şeyler başarmak için çabalar ve çocuk olunca kariyerin bitmesi ve hayallerin peşinden gidilmemesi aslında yanlış olur. Önemli olan mücadele vermek, ne olursa olsun. Mücadele başarının yarısıdır. Çocuk da bu başarıya dahildir. Çocuklara örnek olmanın da bi yoludur kariyer yapmak. Tabii ki gerek ailevi sorunlardan, gerek başka sorunlardan bazen kadınlar evde kalmak zorundadır. Ama bu demek değildir ki kadın çabalamıyor. Kadın evde de olsa, işe de gitse çabalıyordur çünkü doğasında bu vardır.
Eklemek istediğin son bir şey var mı?
Kadın olmak günümüzde hiç kolay bir şey değildir. Her gün duyuyoruz ve okuyoruz gazetelerde. Umarım kadınlar için hayat çekilir ve yaşanabilir bir hale gelir.
“Özgürlük her kadının hakkı, kadına saygı herkesin mecburiyetidir.“
Mahur Hanım’a bu röportaj için teşekkür ediyorum.

Kadın özgür müdür?
Kadın özgür değildir çünkü hâlâ kısıtlanıyor ve saygı duyulmuyor toplumumuzda. Aile içinde sözünün bir hükmü olmuyor ve dışlanıyor. Genelde erkeğin sözü geçiyor.
Özgürlüğünü genişletmek için çevrenden nasıl bir destek beklersin?
Özgür olmak için çevremden destek beklemem çünkü eğer destek gelirse de bu karşılıklı olur. Zaten özgürlük kendi ayaklarının üzerinde durmak değil midir? Bu yüzden bir kadın özgürlüğünü kendi başarılarıyla elde etmesi gerekir. Ve özgürlüğü kendi hayatını kurduğunda ve ona güvenen insanlarla çevrelendiğinde başlar.
Kadın kendi ayakları üzerinde durmak için ne yapmalıdır?
Bir kadın kendi ayakları üzerinde durmak için önce çabalayacak, pes etmeyecek. Sonra konuşmasını ve nasıl davranması gerektiğini bilecek ve saygınlığından ödün vermeyecek. İşini sık dokuyup ince eleyecek ve zekasını ortaya koyacak. Her alanda kendini geliştirecek.
Asel Hanım’a bu röportaja katıldığı için teşekkür ediyorum.

Sence kadın günümüzde özgür müdür?
Öncelikle kadınlar günün kutlu olsun. Hayır, tabii ki özgür değil.
Bir kadın özgürlüğünü elde etmek için ne yapmalıdır?
Özgürlüğü elde edebilmek için önce maddiyat, sonra kültürel değişim ve son olarak bir kadının değerli olduğunu bilmesi gerekiyor.
Toplum buna nasıl destek vermelidir?
Toplum olarak eğitim eğitim eğitim diyorum ben.
Evet ben de öyle düşünüyorum. Sadece okulda değil evde de eğitim olmalı. İkinci sorumun cevabı eğitim ve maddi gelir mi? Sence bu kadarı yeterli mi bir kadına özgürlük sağlamak için? Kadınlar tanıyorum mesela çalıştığı halde özgürlüğünü elde edemeyen.
Aslında o ve ayakta durabilecek kadar kendine özgüven. Bu da hem maddiyat hem de meslek sahibi olabilmek gerektirir. Tabii bu özgürlük mü dersen? Değil maalesef. Erkek eğitimi gerekiyor öncelikle. Bir ortamda kadın olarak mesela ben kendi adıma konuşayım tek başıma olduğum için pek söz sahibi olamıyorum çünkü herkes eşiyle birlikte.
Bence de özgürlük sadece maddiyat değil çünkü başka bir mahkumiyetin içine giriyorsun. Nice çalışan kadınlarımız hem eş hem anne hem de çalışan bir kadın olarak bazen üç işe birden koşuyor. Yıpranıyor. Dediğin gibi erkek eğitimi olmadan kadın eğitimi yetersiz kalıyor.
Ve eşinden ayrılmış biri olarak sürekli bir korku görüyorsun hem cinslerinin gözlerinde. Ya benim eşime musallat olursa gibisinden veya erkeklerin bakışlarını görmen gerek her şeye müsait gibi. Erkekleri gerçekten eğitmek de yine ailenin görevi yoksa kadınlar asla özgür olamaz. Ben ne kadar kendimi korursam koruyayım etrafımdan koruyamıyorum bir nevi. Genelde de zaten en dar çevrende oluyor bunlar.
Çevre etkisini demek istiyorsun değil mi?
Evet. Bir kısım erkekler kendini ispatlama çabasında.
Konumuzu özetleyecek olursak kadınlara daha fazla özgürlük sağlamak için önce erkekleri eğitip buna hazırlamamız gerekiyor. Sonrasında kadınların eğitim görebilmesini sağlamak ve sonuç itibariyle çalışarak ekonomik özgürlüğünü elde etmesi gerekiyor bir kadının.
Aynen öyle. Dünyadaki en ağır iş kadın olarak yaşamak bence.
Canan Hanım’a bu röportaja katıldığı için çok teşekkür ediyorum.
Bir gün dünyanın en ağır işinin kadın olarak yaşamak olmaması dileğiyle… Bu röportaja katkı sağlayan kadınların ve sonrasında bütün kadınların Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum.
Hatice Işıktaş