1.Erin Brokovich (Tatlı Bela)
Julia Roberts’a En İyi Kadın Oyuncu Oscar’ını kazandıran 2000 yapımı Steven Soderbergh imzalı Erin Brokovich, aynı adlı mücadeleci bir kadının gerçek hayat öyküsüne dayanıyor. Brokovich’e hayat vermeden önce yönetmenin isteğiyle Brokovich ile tanışma fırsatını yakalayamayan Julia Roberts abartısız, doğal ve samimi oyunculuğuyla haklıların yanında durmak için yılmadan mücadele eden Erin Brokovich’e hayat veriyor. Film, bir araba kazasına karışan Erin adlı kadının avukatı Ed Masry’i ikna ederek bir hukuk bürosunda çalışmaya başlamasıyla gelişen olayları konu ediniyor. Burada çalıştığı sırada eline birtakım belgeler geçen Erin, yöre halkının kullandığı suyun kirli olduğunu ve bunun da insanların hayatını tehlike attığını fark eder. Daha önce hukuk üzerine eğitim almamış olan Erin sağlığı tehlike altında olan bu insanları korumak için mücadele etmeye karar verir. Erin’in mücadelesi filmi izleyen tüm kadın izleyicilere örnek olacak nitelikte!

2.Still Alice (Unutma Beni)
Başrol oyuncusuna En İyi Kadın Oyuncu Oscar’ını getiren bir başka film daha! 2014 yılında Richard Glatzer ve Wash Westmoreland yönetmenliğinde vizyona giren Still Alice, Alzheimer hastalığına yakalanınca hayatı değişen bir kadının hikâyesini ele alıyor. Columbia Üniversitesi’nde dilbilim profesörü olarak çalışan Alice Howland, bir doktor muayenesi sırasında Alzheimer’ın başlangıç evresinde olduğunu öğrenir. Evli ve üç çocuk annesi olan Alice bu öğrendiği gerçek nedeniyle sarsılır. Alice başta hastalığını kabullenmek istemese de zamanla hastalığıyla mücadele etmek zorunda kalacaktır. Filmde Alice karakterini tüm zamanların en yetenekli oyuncularından biri olan Julianne Moore canlandırıyor. Moore filmdeki rolüyle Bafta ve Altın Küre ödüllerinde En İyi Kadın Oyuncu dalında ödülleri topladıktan sonra Oscar’ı da kucaklamayı başardı.

3.Big Eyes (Büyük Gözler)
Tim Burton’un yönetmenlik koltuğunda oturduğu Big Eyes, 2014 yılında vizyona giren bir biyografi filmidir. Film 1950’lerde çizdiği iri gözlü çocuk tablolarıyla ün kazanan Margaret Keane’in gerçek yaşam öyküsünü izleyiciyle buluşturuyor. İlk eşinin baskılarına daha fazla dayanamayan Margaret kızı Jane’i de yanına alarak eşini terk eder. Genç kadın geçimini resimler yaparak sağlar. Bu sırada Walter Keane adlı bir adamla tanışan Margaret bu adamın soyadını da alarak hayatını onunla birleştirir. Walter, Margaret’in yeteneğinden faydalanmak isteyerek genç kadının tablolarını kendi imzasıyla satışa çıkarır. Margaret bu duruma pek istekli olmasa da bir süre sonra ikna olmuştur. Ancak Walter zamanla Margaret sayesinde elde ettiği ün ve maddi güçle Margaret’ı gölgede bırakmaya başlar. Margaret hayatının iplerini kendi eline alabilmek için büyük çaba gösterecektir. Filmde Margaret rolünde Amy Adams’ı, Walter rolünde ise Christoph Waltz’ı izliyoruz.

4.Three Bilboards Outside Ebbing, Missouri (Üç Bilboard Ebbing Çıkışı, Missouri)
Martin McDonagh’ın yazıp yönettiği 2017 çıkışlı Three Bilboards Outside Ebbing, Missouri güçlü bir annenin acıklı öyküsünü konu ediniyor. Filmdeki rolüyle “Fargo” adlı filmdeki başarılı performansının ardından ikinci kez Oscar’a layık görülen Frances McDormand, kızını bir cinayet nedeniyle kaybeden bir anneye hayat veriyor. Mildred Hayes adlı bu kadın, kızının cinayetinin aydınlatılmasını istese de aylarca bu konuyla ilgili bir çalışma yapılmamasına çok öfkelenir. Kızının cinayetinin arkasındaki şüpheli ismin ortaya çıkmaması Mildred’in tek başına hareke geçmesine neden olur. İnsanların dikkatini çekmek isteyen Mildred üç reklam panosu satın alır. Acılı annenin mücadelesi kesinlikle seyretmeye değer.

5.On the Basis of Sex (Eşitlik Savaşçısı)
2018 yapımı bir Mimi Leder filmi olan On the Basis of Sex, Ruth Bader Ginsburg adlı bir avukatın gerçek hayat hikâyesinden bir uyarlama. Ruth Bader Ginsburg, başarılı bir avukattır. Genç kadın erkeklerin sayıca fazla olduğu bir okuldan mezun olmuştur. Ruth ileride en büyük destekçisi olacak eşi Martin ile de bu sırada tanışmıştır. Ruth, Anayasa Mahkemesi’nin uyguladığı bir cinsel eşitsizlik kararını bozdurmak için uğraşacaktır. Bir kadın olarak Ruth kadın hakları için çaba göstermekten geri durmayacaktır. Filmde Ruth karakterine “The Theory of Everything” filmindeki performansıyla kendini kanıtlayan Felicity Jones hayat veriyor. Jones filmde başrolü Martin rolünde izlediğimiz Armie Hammer ile paylaşıyor. Son dönemde hakkında çıkan ilginç iddialarla başı dertte olan Hammer, eşine destek olan bir adama hayat veriyor.

6.Million Dollar Baby (Milyonluk Bebek)
Clint Eastwood yönetmenliğinde 2005 yılında sinemaseverler buluşan Million Dollar Baby, güçlü bir kadının azim dolu öyküsünü ele alıyor. Filmde rol de alan Eastwood, dövüşçü yetiştiren Frankie Dunn adlı bir adamı canlandırıyor. Frankie daha önce hiç kadın bir öğrenci ile çalışmamıştır fakat Maggie Fitzgerald adlı bir kadın Frankie’den kendisini çalıştırmasını ister. Başta bu duruma pek sıcak bakmayan Frankie, Maggie’nin azminden etkilenerek onunla çalışmayı kabul eder. Maggie Fitzgerald büyük bir azimle boks öğrenmeye başlar. En İyi Film dalı da dâhil olmak üzere dört dalda Oscar ödülü kazanan Million Dollar Baby, Maggie karakterine hayat veren Hilary Swank’a da Oscar ödülünü getirmiştir.

7.Rogue One: A Star Wars Story (Rogue One: Bir Star Wars Hikâyesi)
Tüm dünyada çok sevilen Star Wars serisinin ilk bağımsız filmi olma özelliğini taşıyan Rogue One, 2016 yılında Gareth Edwards yönetmenliğinde serinin fanlarıyla buluştu. Film bir grup kahramanın imkânsız görünen Ölüm Yıldızı planlarını çalmak için bir araya gelmesini konu ediniyor. Ekibin başında Jyn Erso adlı güçlü bir kadın bulunuyor. Bu zorlu görev sırasında cesareti ve korkusuzluğuyla ön plana çıkan Jyn karakterine On the Basis of Sex filminde de adını andığımız yükselen yıldız Felicity Jones hayat veriyor. Jones başrolleri Diego Luna, Spencer Wilding, Riz Ahmed, Ben Mendelsohn gibi isimlerle paylaşıyor. Rogue One, temponun bir an olsun düşmediği, sinematografisiyle hayranlık uyandıran bir film.

8.Divergent (Uyumsuz)
Veronica Roth’un aynı adlı romanından uyarlanan Divergent, Neil Burger’ın yönettiği bir film. 2014 yılında vizyona giren film Tris adlı genç bir kızın yaptığı bir seçim sonrası değişen hayatına odaklanıyor. Distopya türünün iyi örneklerinden biri olan Divergent, uzak bir gelecekte, kıyamet sonrası kurulmuş bir dünyada geçiyor. Bu dünyada toplum beş farklı erdemin adıyla beş gruba ayrılmıştır. Bu topluluklar Fedakârlık, Dostluk, Dürüstlük, Cesurluk ve Bilgelik olarak anılmaktadırlar. On altı yaşına giren her genç çeşitli testlere tabi tutulur ve böylece hangi topluluğa yatkın olduğunu öğrenir fakat herkes seçiminde serbesttir. On altı yaşına giren Beatrice Prior da bu teste girer fakat testin sonucu hiç de beklediği gibi değildir. Beatrice bir “uyumsuz” olduğunu öğrenir ancak bunun ne anlama geldiğini en başta anlayamaz. Aslında hiçbir topluluğa ait olmadığını öğrenen Beatrice şaşırtıcı bir şekilde Cesurluk topluluğuna dâhil olmaya karar vererek ailesini geride bırakır. Burada adını Tris olarak değiştirmeye karar veren genç kız yeni topluluğuna alışmaya çalışırken hem zorlu bir eğitimden geçecek, hem de “uyumsuz” olduğunu herkesten gizlemek zorunda kalacaktır. Tris burada eğitmeni Four ile yakınlaşacak, onunla zorlu bir yolculuğa çıkacaktır. Filmde Tris rolünde son yılların en sevilen oyuncularından biri olan Shailene Woodley’i izliyoruz. Cesareti, dayanıklılığı, azmi, hırsı ve bunun yanında merhameti ile de dikkat çeken Tris karakteri, MTV Film Ödülleri’nde de “En İyi Film Karakteri” ödülü kazanmıştır. Woodley bu “korkusuz” kadına ustalıkla hayat veriyor. Filmde Woodley’e karizmatik eğitmeni Four rolüyle Theo James eşlik ediyor.

Aslı Ünlü