yıl bin dokuz yüz doksan dokuz
soğuk bir şubat sabahı
saat altı otuz
bir dileğin kucağında dünyaya gelmişim
adımı bir kumru kuşu getirmiş, bana vermiş
bir nur kulağıma ismimi üç kez üflemiş
o gün dünyaya ben ilk kez bakmışım
kalbim ilk kez o gün atmış
son kez atana dek
işte devr-i âlemim böyle başlamış
bir kardelen çiçeği
yapraklarını sonsuzluğa açmış
çocukken masalları pek bir severdim
koca çınar anlatırdı, ben dinlerdim
sonra ben anlatmaya başladım kendi kendimi
topladım oradan buradan sözcükleri
dizdim ipe, boynuma bir kolye yaptım
çok defa erkenden büyüdüm sandım
yanıla yanıla gerçekten büyüdüm
zaman geçti, mevsimler değişti
ben hep aynı kaldım
kitaplar okudum: hepsinden büyülendim
şairler tanıdım: utandı kalbim
insanlar gördüm: şaştı aklım
bir zaman dünyayı güzel sandım
daha karanlığa düşmemişti yolum
çok zaman sevdim kendimi
bazen nefret ettim
arada korktum da kendimden
yaptıklarımdan ve yapabileceklerimden
böyle öğrendim dünyayı
yaşamanın ne olduğunu,
hayatın anlamını
bildiğimi sanırdım çok eskiden
gerçi şimdi de bir farkım yok geçmişten
bir şairin sözüne kulak verdim
yaş otuz beş
yolun yarısı
benimse yaşım yirmi iki
yolun daha başı
atılacak çok adım var, seziyorum
daha yapacağım çok şey var, biliyorum
yolun daha çok başındayım, anlıyorum
aslı ünlü