Bulutlar toplanıyor
Bulutlar toplanıyor
Bulut Ekspresi geçerken
Orhan Veli omuzlar üstünde yürüyor
Bir asker selam duruyor
OMUZLARDA YÜRÜMEK DURAĞI
Bulut ekspresi gökyüzünde bulutların arasından geçip gider. Onun yolcuları anılardır. O, kâh durur yeni yolcular edinir kâh ilerler. Yolcularını gözleyenlere yolcularının gölgelerini ulaştırır.
Ben bu köşeye başlamak hevesine tutulduğumda o gölgeleri anlatabildiğim kadar anlatabilmek istemiştim. O gölgelerin her biri birbirinden güzel, eğlenceli, güldürücü ve şaşırtıcı olmalıydı.
İşte bu düşle başladığım Bulut Ekspresi, Türk sanatçılarının anıları köşesi, macerasında ilerledikçe gördüm ki her anı güldürmüyor, her anı umut aşılamıyor, her anı…
Anıların hüzün kokanları da; yürek burkanları da, ağlatanları da varmış, öğrendim. Alıştım da sayılır, bu anıları yazmaya, anlatmaya anlatabildiğim kadar. Sait Faik ve Mehmet Âkif’in ardından sıra Bulut Ekspresi’nin en vazgeçilmez konuğuna geldi: Orhan Veli.
Hayır, o bugün vefat etmedi. 14 Kasım 1950. 36 yıllık kısacık yaşamına Bulut Ekspresi’nde anlatılacak ne anılar, ne anılar sıkıştırmış. Bir dolu hayat yaşamış velhasıl.
Türk sanatçılarına hak ettikleri değerin verilip verilmediğini bir kenara bırakalım ve belediyenin kazdığı bir çukura düşüp de beyin kanaması sonucu vefat ettiği söylenigelen Orhan Veli’nin cenaze törenine götürelim sizi.
Beyazıt Camisi’nde kılınan cenaze namazının ardından dostları Orhan Veli’den hemen ayrılmak istemezler ve naaşını cenaze arabasına koymazlar. Cenaze arabacısına “Orhan Veli yürümeyi çok severdi. Sen git bizi Sirkeci Garı’nda bekle.” deyip arkadaşları son kez yürürler Orhan Veli ile birlikte. Fakat bu yürüyüş her zamankine benzemez. Orhan Veli omuzlardadır, arkasında onu sevenler önünde ise…
Gelin bu anıyı bize anlatan Sunay Akın’a kulak verelim:
Orhan Veli’nin tabutu omuzlara alınır, yürüyüşe geçilir. Cağaloğlu yokuşundan geçilirken bakarlar ki, Cağaloğlu yokuşunun her iki tarafındaki kitapçılar kaldırıma çıkmış elleri kepenklerinde yokuşun başına bakıyorlar. Orhan Veli’nin tabutu arkadaşlarının omuzunda, hangi kitapçı dükkânının önünden geçiyorsa o kepengini kapatıyor.
O sırada bir asker, askerliğini İstanbul’da yapan bir Anadolu çocuğu, böylesine kalabalık, saygın cenazeyi görünce sorar:
-Ne iş yapıyordu?
-Şairdi evladım.
-Ne şair mi? Çekilin! Çekilin!
Kaldırım kenarına gelir ve selama geçer.
Durun, durun gitmeyin öyle hemencecik. Daha bitmedi anlatacaklarım. Hoş bitecek gibi de değil ya…
Şair Orhan Veli’yi şiirsiz uğurlamadan olmaz değil mi?
Şairin ölümünün ardından ölüm nedeni öğrenilmek için doktorlar otopsi yaparlar. Çocukluk arkadaşı Halim Şefik ise Orhan Veli’ye veda etmek için bir şiir kaleme alır, adı Otopsi…
Morgta açılınca kafatası
Doktor beyler beyin gördüler
İndirince tenkafesine neşteri
Doktor beyler yürek gördüler
Yürekte ne gördüler dersiniz
Yürekte memleket gördüler
Dünya gördüler
Bir de dost gördüler
Ama bu işte doktor beyler
Doğrusu geç kaldılar
Çok geç kaldılar
Meraklısı için KAYNAKÇA:
ORAL, Haluk, Şiir Hikâyeleri, İş Bankası İstanbul 2020
GÜZELSON, Halim Şefik, Otopsi, İş Bankası