Monarşi gibi bir dünya var içimde,
Söz hakkı tanımıyorum, uzayıp giden hislerime
Kapatınca gözlerimi, bir tahttayım adeta;
Elimde koca bir kılıç, kafamda tacımla!
Pelerinimden sıyrılıp koşmak istiyorum halka…
İzin vermiyor aklım, yalnızca tutsağım bana.
Kırlangıçlar dolanıyor sarayımın bahçesinde,
Üç öğün yemeğim şaşmadan hep önümde.
Ekmeği ufalayıp kırlangıçlara atıyorum,
Muhafızlar gelince, kırlangıçları yutuyorum!
Oysa ağzımdan çıkanlar ne kadar da özgürce (!)
Kendimi asacağım tam da şu “meşeye”.
Çitlerle çevirdim dört bir yanımı,
Ne istersem onu, aldım yanıma
Ama ne kadar da mutsuzum hala…
Ancak, öfkem çok mesut ve aklım yamalı,
Bakın tam da şu karşıdaki meşenin dalları,
Beni çağırıyor pek de havalı!
Koşuyorum ağaca doğru, bir ip var elimde,
Kendi çocuklarımı yemiyorum sinsice,
Anladım bu kez, gerek yok giyotine.
şimal yanpınar