Boşlar beni süt beyazı satırlar
Kalan karanlık hatıralardan
Bir ümit kapkara içimi kaplar
Ak ufku mavi gözleriyle gözleyen
Boş geçen her anlardan
Çığlık akseder boşluklara
Titrek gölgeler saklambaç oynar
Köşelerde kıyılarda
Berbat sözlerle donatıldım senelerce
Bulamadım doğruyu Sokrates’in aksine
Kaldım boş bir kuş yuvası misali
Umarsızlık bir çare değil kaçışın
Gözcüsü değil gök yeryüzünün
Yeryüzü değil düşürülmüş bir mahkûm
Adalet bahsini geçiniz o hiç anlam etmez
Tuval renklerinin karıştığı bir kovadır dünya
Hatır sancısı çeksen bağırır yüzüne
Kim kimsesiz kalmış bilinmez ancak
Ancak anlaşılır baş başa kalınca kendinle
Vurdumsuzca yaşadık yaşamayı aradık
cankuş