

BULMACA DURAĞI
Orhan Veli, ekspresten birinci sınıf bilet alamadığı gibi hayatta çok şey vermemiştir ona. O ne kazandıysa ne başardıysa ne aldıysa hayattan kendi başarısı, zekâsı iledir. Biz şimdi durup size onun zekâsını anlatacak değiliz. Orhan Veli çok zeki adamdır velhasıl.
Zekâ, insan hayatının en güzel süsü olurken bazen de hayatın çilesi olur. Belalar açar. Hayır, yok bu durakta öyle kara anılara yer.
Orhan Veli memur adamdır, malumunuz üzere. En yakın dostu Sait Faik de aylak. Aylak deyince yanlış anlayanlar olur ama umurumuzda değil. Sait’i tanıyanlar veya edebiyat sevdalıları ne demek istediğimizi anlarlar. Yoksa ne haddimize yalan yanlış şeyler söylemek. Amenna.
Orhan ile Sait birbirini kovalayan günlerinde işsizlikten mütevellit kahvede oturup bulmaca yarışına tutuşurlar, kaybedenin rakı ısmarlayacağı. Günler geçer kazanan hep tek taraftır. Bun da muhakkak bir hile vardır ama ne? Refik Durbaş bize şu sözcükleriyle anlatır anıyı:
Savaş Dinçel de Mücap Ofluoğlu’dan duyduğu bir anıyı şöyle aktarmaktadır:
Orhan Veli ile Sait Faik’in işi gücü yoktur. Can sıkıntısından Eftalikus kahvesinde oturup her gün birer Cumhuriyet gazetesi alarak bulmacalarını çözerler. Bulmacayı kim önce bitirirse ötekine rakı ısmarlayacaktır. Fakat Orhan Veli her gün Sait Faik’i yenmektedir.
Sonunda Sait Faik isyan bayrağını çeker, “Nasıl beceriyorsun lan, her gün rakıyı bana ısmarlatıyorsun?” der demez Orhan Veli sakin bir biçimde yanıtlar:
“Çünkü Cumhuriyet’in bulmacalarını ben hazırlıyorum.”
Sorulana kadar söylenmeyen gerçek…

Eyüp Saka
KAYNAKÇA:
Durbaş, Refik, Orhan Veli 100 Yaşında yazısı, Birgün.net