Melâl-i fasl. Yine birleşti işte şâm ile bâd…
Zalâm-ı hücre-i ye’sinde bir ziyâ îkâd.
Eyle ey fâni,
Ve sonra ağlamadan
Kapat derîçe-i mağmûm-ı fikr ü hülyânı.
Yarın çamur ve dumanlarda kaybolan birisi,
Bu soluk lem’a-i ümmîd-resi
Görerek mest-i ihtizâz ü hayâl,
–Cebîn-i leylede bir katre-i zeheb gibi lâl–
Koşacak, sende ilticâ edecek…
O gelen dul kadın veya erkek
Sana, titrek lebiyle, beklediğin
O selâm-ı muhâli söyleyecek.
(Servet-i Fünûn, 16.12.1909)