Esrâr-ı hâtırât ile akşamların geniş,
Solgun yeşil semâları üstünde derbeder
Parlarken öyle, sanki semâvâta yalvaran
Her bir gözün melâlini bir yerde toplamış
İnsanların ilâhına rûhun duâ eder.
Âh ey leyâl-i muzlime-i gamda bekleyen
Bî-keslerin nedîmesi, ey aşk-ı müştail!
Anlat, dalar mı nûruna her şeb o münfail
Ulvî, büyük nazarların esrâr-ı haşmeti?
Anlat, uzakta her gece âvâre, bî-heves
Boşlukların sükûnuna mezc ettiğim bu ses
Anlatmıyor mu rûhuna âlâm-ı firkati?
(27.05.1909)
Piyâle, 1926