Doksan Dert

Mevsimin geçişini görüyorum
Pencereden bakmayı unutturacak bana
Sarı savrulurken sesler tozarıyor
İnsan yaşarken bilir mi ne yaşadığını?
Ya da tüm olacakları sıralarken olağan
Düşünmek değiştirir mi daralan boğazları?

Daha pamuk şekere boyanacak yaşı dişlerin

O zaman da rağbet çoktu Beyoğlu’na
İstiklal, adımını atanda kokusunu bırakırdı
Şiirin altında öfke varsa, öfkenin altında ne var?
Cumartesi gün kalsa fena mı olurdu?
Bugün de ıssız o kayalıklar
Sahi, keçilere ne oldu?

Bilmek yetti beni yormaya

Fotoğraftaki dünya daha dün gibi
Düşlerin kenti dedikleri bu İstanbul mu?
Herkes birbirine düşman
Katliamın sadece adı değişiyor
Gözaltından kaybetmek kendini kaybetmek değil mi?
Doksan dertten sonra doksan beş geliyor

Kötüsü olacaksa yapılmasın yenisi takvimlerin

Agâh Ensar Can

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.