
1900’lü yılların başında Uşakta dünyaya gelen Ömer Bedrettin, kırklı yaşlarında, İstanbul’da vefat etmiştir. Şairliğinin yanı sıra yazarlığı, bürokrasideki başarısı ve siyasetçi kimliği ile de öne çıkmaktadır. Ünlü edebiyatçı, Mülkiye’den mezun olduktan sonra çeşitli idari görevlerde bulunmuş ve vali yardımcılığı, kaymakam vekilliği, müfettişlik yapmıştır. Babasının yardımıyla Arapça ve Farsçayı öğrenmiş, edebiyata olan ilgisini hep canlı tutmuştur. Şairin edebiyata olan sevgisinin en önemli sebeplerinden biri ise, lisede oldukça sevdiği edebiyat öğretmenidir. Bir dönem milletvekili seçilerek meclise dahi girmiştir. Oldukça genç bir yaşta dönemin kara belası olan verem hastalığı yüzünden ölmüştür. Anadolu’da mesleğini icra ederken bir yandan da yörenin insanını gözlemlemiş, halkı ve yurttaşların sosyal durumunu inceleme fırsatı bulmuştur. İlk ünlü şiirlerini de bu dönemlerde kaleme almış, Anadolu’yu odak noktasında tutarak sezgi, his ve kişisel izlencelerini kağıtlara aktarmıştır. Uşaklı’ya “Anadolu Şairi” lakabı takılmış ve o da bu takma adın hakkını güzel bir şekilde vermiştir. Kişisel yaşamında yaşadığı dramatik olaylar, eşinin ve kızının acı kaybı onu derin bir yasa boğmuş ve şiirlerinin içselleşmesini sağlamıştır. Ölen kızı için “Sarıkız Mermerleri” şiirini yazmıştır. Şair henüz çok gençtir yirmili yaşlarının başlarındadır ama kızı için oluşturduğu şiir kitabı onun yaşadığı acıların büyüklüğünü anlatmakta yeterlidir.
KIZINA ADADIĞI “SARI KIZ MERMERLERİ” ŞİİRİ:
Afrodit, saltanatlar sürmüş mavi tepende;
Yakub’un rüyasından bir ateş gizli, sende,
Şahikanda yaşamış efsane dünyaları
Senden birer parçaymış kâinatın dağları
Yalçın tepelerinde kartal saklı yuvalar;
Eteğinde Aşil’den ses veren Turuvalar,
Binbir çiçek açarken ormanlarında yer yer,
Saçlarını taramış, körfezinde periler
Bahar meş’alelerle sende alkışlanırmış;
Yapraklar solarken de başında ağlanırmış…
Venüs, sahillerinde yatarmış kumsallara,
Her taşın bir taç gibi sunulmuş krallara.
EDEBİYATLA OLAN GÜÇLÜ BAĞI
Ömer Bedrettin Uşaklı’nın ilk şiirleri lise zamanında dergilerde yayınlanmıştır ancak profesyonel olarak tanınmaya başladığı zamanlarda artık Anadolu’yu karış karış gezen bir idari memurdur. İmgeler, sembol ve simgelerden fazlaca yararlanmış, bunun yanı sıra hayal gücünü bolca kullandığı eserlerde ortaya çıkartmıştır. Ölüm, özlem, doğa, gurbet, deniz gibi temalar şiirlerini kaplayan başlıca ilham kaynaklarından olmuştur. O Anadolu’nun Şairi ve doğanın sanatçısıdır. Duyguları, hisleri ve gözlemleri ön plana çıkmakta ve tüm bu karmaşayı dizeleriyle somutlaştırmaktadır. Fransız Şiirini genel olarak örnek almıştır ve ona uygun yapıda şiirler üretmeye özen göstermiştir. Ünlü Türk müziklerinin besteleri yine epey popüler kişiler tarafından kulaklarımızın pasını silmiştir. Tüm bu bestelerin şairi ise Ömer Bedrettin Uşaklı’dan başkası değildir. “Kapıldım Gidiyorum” ve “Yıldızların Altında” şiirleri, hem okurken hem de dinlerken insana hoş bir zevki yaşatan iki büyük eserdir. Bestelenmiş şiirleri dışında da pek çok şiiri bulunan Ömer Bedrettin’in “Deniz Hasreti” isimli eseri de, şairin en sevilenleri arasındadır.
DENİZ HASRETİ
Gözümde bir damla su deniz olup taşıyor
Çöllerde kalmış gibi yanıyor, yanıyorum
Bütün gemicilerin ruhu bende yaşıyor
Başımdaki gökleri bir deniz sanıyorum
Nasıl yaşayacağım ey deniz senden uzak
Yanıp sönüyor gözlerimde fenerin
Uyuyor mu limanda her gece sallanarak
Altından çivilerle çakılmış gemilerin?
BENİM GÖNLÜM SARHOŞTUR YILDIZLARIN ALTINDA
Benim gönlüm sarhoştur
Yıldızların altında.
Sevişmek ah ne hoştur,
Yıldızların altında..
Yanmam gönlüm yansa da,
Ecel beni ansa da
Gözlerim kapansa da
Yıldızların altında..
Mavi nurdan bir ırmak,
Gölgede bir salıncak,
Bir de ikimiz kalsak
Yıldızların altında…
KAPILDIM GİDİYORUM BAHTIMIN RÜZGARINA
Kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgârına
Ey ufuklar diyorum, yolculuk var yârına
Ayrılık görünmüşken yâr tutmuyor elimden
Misâfirim bugün ben, gurbet akşamlarına
*Yukarıda belli kısımları verilen iki şiirden ilkini, Zeki Müren’den, ikincisini ise Müzeyyen Senar’dan dinlemenizi şiddetle tavsiye ederiz. Keyifli okumalar, güzel dinlemeler dileriz. Edebiyat ve müzik her daim içimizde ve bizimle olsun!
Şimal Yanpınar