
Merakla gelecek olan cevabı bekliyorum. Muhtemelen mesajımı görmeyecek bile. Eğer görürse de bir yazar olmam ve yazdığım kitaplardan birinin basılacak olması cevap vermesine teşvik olabilir. Belki de hemen cevap vermez ya da görmesi günleri bulur. Kim benim gibi sürekli bu platformda takılır ki? Elbette hemen yazmayacak. Ama sebepsiz bir hevesle sürekli telefona sarılıyorum. Neyse, bir kahve içeyim. Aklımda yeni kurgu ve kurgudaki isme sahip o genç adam var. Bir kez daha baksam mı cevap var mı diye? Evet, var!

Aldım telefonu elime. Bir mesaj gelmiş. İsim hiç tanıdık gelmiyor. Fotoğrafı yok. Mesajın içeriğine bakmadan burun kıvırdım. Tam telefonu bırakıp görmezden gelecektim ki yeniden elime aldım. O tanıdık gelmeyen ismin bir büyüsü vardı beni harekete geçiren. Mesajına baktım, gülümsedim. Profiline baktım. Yazardı. Yakında kitabı çıkacak olan bir yazardı. Yeni bir kitap yazacağını ve o kitapta ana karakterin adımı taşıyacağını söylüyordu. Nezaket olsun dedim cevap yazdım. Sonra da telefonu bırakıp başımı çevirdim.

Burun kıvırıyorum. Resmen ayıp olmasın diye cevap vermiş ama ona bir şans daha vermek istiyorum. Sanırım bunu sürdüreceğim. Onu tanımayı gerçekten çok istiyorum. Acaba ses tonu nasıl? Güzel bir diksiyonu var mı? Sesi tiz mi yoksa buğulu mu? Öğrenmenin tek bir yolu var.

Bir baktım tekrar yanmış telefonumun ışığı. Rica etti sanırım. Amanın! Fazlası! Fotoğrafı olmayan biriyle konuşmanın çekici bir yanı yok diye düşünüyorum ama hayat boyu görmeyeceğim biri de olsa kötü intiba bırakmak istemem. Konuşalım madem.
Deniz Ardıç