Sana Yetişemiyorum

 Yalnızlığın kayıp esiriyle kapladığın ruhumda gözyaşlarım kalbime akıyor. Kayıp kaldığım bu esirlikte içten içe donuyorum. Ruhumun duyguları sonsuzluğa savuruluyor, kalbime akan gözyaşlarım kalp atışlarımı yavaşlatıyor. İç çekişlerim daha zor hâle geliyor. Boğazıma oturan büyük yumru öylece kalakalıyor. Zar zor aldığım nefeslerim yaşamama yetmiyor.

 Oradan oraya yürüdüğüm bedenimle koşarken yaşadığım durum buydu. Yetişme çabalarım, bedenimin yorgun hâli, akan gözyaşlarım… Yetişemiyorum, bildiğim hâlde koşmaya devam ediyorum. Yağmurla karışan gözyaşlarım ve küçük hıçkırıklarım beni umutsuzca sürüklüyor. İnsanların gözleri mahvolmuş halimde, acıyarak bakıyor. Lanet olsun ki, umurumda değil. Tek umurumda sen varken sana yetişemiyorum. Geçmişe dönemiyorum, bunun olmaması için hiçbir çaba göstermemiş hâlimi yakalarından tutup çaba göster, diye bağıramıyorum. Bomboş bakıyorum sadece anılara döndüğümde. Geçirdiğimiz mutlu anlara kırık bir şekilde gülümsüyorum. Yeniden o anıları yaşayabilir miydik?

 Dizlerimin üzerine düştüğümde başımı eğerek ve dirseklerimi kaldırıma koyarak bu sefer sesli bir şekilde ağlıyordum. Geç kalmıştım, artık yapabileceğim bir şey kalmamıştı. Zamanın acımasızlığına yenilmiş, kaybetmiştim. Kendimi aciz hissediyordum. Kalbimi ve ruhumu bu kadar mahvedip gitmesine sinirleniyordum. İzin veren bana küfürler savuruyordum. Ama olana bu kadar pişman olmam bir şey ifade etmiyordu.

 Umutlarım paramparça olmuştu, bir daha toparlamak zorunda kalacaktım. Her bir umut kırıntısını yeniden bir araya getirecek ve yeni bir umut yaratacaktım. Bunun olması ne kadar sürerdi, bilmiyordum.

 Sakinleşmeyen bedenim titrerken sadece gözyaşlarım yere akıyordu. Yağmur da hızını kesmiş ve durmuştu. Gökyüzünü kaplayan kara bulutların ardında yakınlardan gök gürültüsü duyuluyordu. Yeni bir fırtına sanki bu acıya ortak olurcasına başlayacaktı. Hemen önümde hissettiğim kıpırtıyla eğik olan başımı kaldırdım. Karşımda duran siluetini gördüğümde ağzım şaşkınca açıldı. Gerçek miydi, hayal mi görüyordum emin olmasam da ne kadar özlediğimi hissetmiştim. Uzun zamandır olan isteğim gerçek olmuştu.

 Elimi uzatmak istesem de hiçbir gücüm kalmamıştı. O da öylece karşımda tepkisiz bir şekilde duruyordu. Sesim çıkmıyordu, lütfen diyemiyordum. Lütfen tut beni… Gözlerim karardığında son gücüm de bedenimden çekip gitmişti. Kendimi taş zemine bıraktığımda gözlerimde kopkoyu bir karanlığa bürünmüştü.

Ece Bozkurt  

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.