Sürgünden ve annesinin vefatından sonra Cemal Süreya’nın sanatını ve kadınlarla olan ilişkisini önemli ölçüde etkilemiş bir başka olay ise üvey annesi Esma’nın kendisine ve kardeşlerine yaptığı zulümlerdir. Süreya’yı zehirlemeye çalışan ve yemeklerine cam kırıkları yerleştirdiği söylenen Esma’nın o dönemde yaşattığı travmaların yansımaları da, Süreya’nın şiirlerinde bariz bir şekilde hissedilir. Bütün şiirlerinin zeminini, onun kişiliğini ve kadınlarla olan ilişkilerini bu travmalardan beslenen ögeler oluşturur. Cemal Süreya’nın 1958 yılında çıkardığı ilk şiir kitabı Üvercinka’da bu yansımalar açık bir şekilde görülür. Süreya, kelimelerle oynayarak kelimelerin anlamsal zenginliğini ve çağrışım gücünü arttırmıştır. “Güvercin” sözcüğünün başındaki “g” sesini atmış, “kadın” sözcüğünün ilk hecesini alarak “Üvercinka”yı oluşturmuştur. Aslında ise Cemal Süreya’nın 1956 yılında yazdığı şiiri “Üvercinka”, aşık olduğu ve yasak aşk yaşadığı bir kadının adıdır.
Ayşete Yavaş