Çakan bir şimşekle yağmaya başlayan yağmur gitgide hızlanırken nemlenen gözlerimle bulanıklaşan görüş alanımı temizleyip çiçekli perdelerden sızan o sıcacık ışığa hasretle baktım. Zihnimde geçmişten gelen seslerin uğuldaması yankılanıyordu. “Yine mi makarna be! Hep mi makarna yiyeceğiz bu kahrolası evde! Başka yemek yapmayı bilmez misin sen kadın?”
Yüzü kadar huyu da güzeldi oysa kadınımın. Beni üzmemek için evde makarnadan başka bir yiyecek olmadığını söylemezdi bana. Vefalıydı. Oysa ben parasızlığımın hıncını hep ondan çıkarırdım. Hadsizliğimin sınırı yoktu. Ah keşke sadece bununla kalsaydı yaptıklarım…
Hatice Işıktaş