Belki de öylesine hissedilmelidir yaşama dair istekler.
Fincana doldurulan bergamotlu bir çayın içe çekilen kokusu, öylesine duyumsanmalıdır.
Kahvaltıda hazla boğaza dizilen bir yığın yiyecek, öylesine çiğnenmelidir manzaraya doğru.
Küçük olan her şeye sempati beslerken insan, kendi hüviyetini de bir geçirmelidir gözden.
Islak çimlerin üzerinde huzurla gezinirken hafif bir beden, ıhlamur ağaçlarının üzerinde öylesine
gezinmelidir gözleri.
Sevilen bir ruhun saçları, öylesine içten bir şekilde okşanmalıdır.
Şöminenin alevleriyle ısınırken içi üşümüş bir beden, öylesine boşvermelidir kendisini üşüten soğuğu.
Yalnızlığına soyunurken insan, öylesine çıkarıp atabilmelidir zihnindeki kalabalıkları.
Öylesine sevebilmelidir hak edenleri ve öylesine bırakabilmelidir kederlerini.
Öylesine dokunabilmelidir aynadaki yüzüne, merhamet dolu ve öylesine çığlık atabilmelidir
korkusuzca, korkularına doğru.
ayşete yavaş