Günün aydınlığı yüzüme vurarak böldü uykumu. Daha uyumak isterdim, bedenim henüz kalkmaya hazır değildi ama uykumdan olmuştum bir kere. Direndim ama uyuyamayınca kalktım yatağımdan.
Öyle yorgundum ki, kolumu kıpırdatmak bile ölüm gibi geliyordu. Ama evin haline bakınca, buna hiç da hakkım olmadığını hatırladım. Henüz yerleşmemiş, düzene girecek o kadar çok şey vardı ki kendimi uyanmaya ve ağrılarımı hissetmemeye zorladım.
Mutfağa girdim, dolapta olan şeylerden kızlara bir kahvaltı hazırladım. Baktım ekmek yok, çıkıp yandaki bakkaldan ekmek alıp geldim ve sonra gdip uyandırdım bizim delileri. Zorla uyandı onlar da hatta neredeyse ağlayacaklardı. Ama kahvaltı hazır deyince dayanamayıp kalktılar.
Kahvaltımızı yaptık, sonra da evin kalan işlerini halletmeye koyulduk üçümüz birlikte. Akşama kadar her yanımızdan ter aka aka, sonunda evin düzenini tamamladık ve yaşamaya hazırdı. Kızlarla birbirimize bakıp dolan gözlerimizi hemen kuruttuk ve bir yorgunluk kahvesi yapmayı teklif eden Fatma’ya dualar ederek koltuklara kurulduk.
Biz üç arkadaş aynı okula gidiyoruz ve kader birliği yaptık. Daha doğrusu onlar beni korkunç bir olaydan kurtarıp da hayatımı değiştirdiler. Çok farklı bir yerde olabilirdim onların yanında olmak yerine ve bunu düşününce bütün yorgunluğumu unuttum.
Üniversitenin ilk yılında çok zorlandım maddi anlamda. Babam inşaat işçisi olduğu için beni okutması, para göndermesi ve masraflarımı karşılaması zordu. Bu yüzden kendime bir iş buldum ve babama yük olmamak için hem okudum hem çalıştım ilk yıl. Ama o kadar zorlandım ki, yazın eve gittiğimde dinlenmek istedim.
Tatilin sonlarına doğru harç yatırmam gerektiğini söyledim babama. Biliyordum çok zorlandığını ama döndüğümde yine çalışıp ona bu parayı göndereceğime söz verdim, canım babam lafını bile ettirmeden buldu buluşturdu bana o harcın parasını. Ama onu bulduğu ve bana verdiği akşam bizim evde kıyamet koptu.
Başta annem, sonra da abim, babamla benim üzerime gelmeye başladılar. Abimin bir yere borcu varmış, babamdan benim harç paramı istedi ama o vermedi. Sonra konu benim okumama ve çok fazla masraf çıkarmama geldi. Aslında ben onlara hiç masraf çıkarmamıştım, abimin de bana hayat boyu tek bir iyiliği olmamıştı ama abim o parayı alamadığı için saçma sapan her sebebi ortaya attı benim zavallı babamı sıkıştırmak için.
O gece ben çok kötü bir dayak yedim abimden ve annemden. Babamın gücü ikisine yetmedi, annem onu tuttu ve abim beni dövdü. Sonra abim babamı engelledi ve annem dövdü hırsını çıkara çıkara. Ama o parayı vermedim onlara, saklamıştım ve yerini bayılana kadar dövülmeme rağmen söylemedim.
Ertesi gün liseden arkadaşım ve yan evde oturan Burcu geldi ve parayla bilgilerimi ona bir zarfta verip harcımı yatırmasını istedim. Kimse görmeden gitti ve yatırdı. Artık okul kaydımla ilgili hiçbir sıkıntı yoktu. Sadece gideceğim gün biletimi alacağım para kalmıştı geriye.
O akşam yine abim sıkıştırdı beni, harcı yatırdığımı ve paranın artık geri alınamayacağını söyleyince daha çok dövdü. Kime borcu vardı o kadar delirten onu bilmiyordum ama öfkesini durduramıyordu. O gece babam da başka bir işe gittiği için kimse engel olmadı dayağa, annem de oturup izledi yerlerde sürünmemi.
Birkaç gün sonra annemde bir telâş belirdi. Bir temizlik, bir hazırlık içine girdi ama nedenini anlayamadım. Akşam babam yine gelmedi, çalıştığı inşaat ekibiyle komşu ilde bir iş almışlardı ve oraya gitmişti.
Biz öyle otururken kapı çaldı ve yaşlı bir çiftle orta yaşlı bir adam çıkageldiler. Ellerinde çiçek, çikolata ve kolonya ile. Başta çözemedim ama sonra anladım olayı, beni istemeye gelmişlerdi. Kıyameti kopardım, ortalığı yıktım. Gelenler sonuç alamadan gitti ama ben yine dayak yedim.
Günlerce beni bir sürü şeyle tehdit ettiler, dövdüler, sövdüler ama evlenmeyi kabul etmedim. Ama evden de çıkamıyordum ve okul zamanı gelmişti. Bir plan yapmam lazımdı ve bir şekilde kaçmalıydım.
Yine Burcu’yla bizim kızlara haber gönderdim, onlarla planlar yaptık durmadan. Sonra planımızı belirledik ve evlenmeyi kabul ettiğimi ama sadece nikah istediğimi söyledim annemle abime. O kadar sevindiler ki, havalara uçtular. Sonradan anladım nedenini, adamdan çok iyi bir para almışlardı benim için.
Kızlara nikah gününü haber verdirdim Burcu’ya. Günü gelince de evden çıkabildim nihayet. Nikah salonuna gittik, ben de kabullenmiş gibi göründüğüm için kimse artık şüphelenmiyordu. Adamın zengin olmasının avantaj olduğu gibi şeyler de söylemiştim bizimkilere ve daha da inandılar.
Bir ara lavaboya gitmek için yanlarından ayrıldım ve onlara görünmeden nikah dairesinden çıktım. Kızlar ve Fatma’nın abisi beni bekliyordu arabayla, bindim ve uzaklaştık oradan. Burcu’ya camdan attığım anahtar sayesinde ne kadar eşyam varsa kızlara vermişti ve artık bir daha dönmemecesine ayrıldım kabuslarımdan. Babamın telefonu yoktu, ona haber verememiştim ama bu yaptığımın nedenini anlayacağını biliyordum.
Biz okula döndük. Bahar’ın teyzesinin evine yerleştirdiler üçümüzü, o da üst katımızda oturuyordu ve böylesi güvenliydi. Eşyalar bulduk kendimize, ben yine aynı yerde işe başladım ve sağ olsun patronum avans bile verdi bana durumu öğrenince. Eşyaları da eksik fazla tamamladık, evimize yerleştik nihayet.
Tabii ilk geldiğimizde abim peşimize düştü ama hem Fatma’nın abisi hem de Bahar’ın teyzesi ve ailesi onun hakkından geldiler. Zaten benden başkasına gücü yetmediği için korktu ve gitti. Sonra babama da ulaştım ve durumu anlattım. Bana en doğrusunu yaptığımı söyleyip destek verdi. Anneme de boşanma davası açtı sonra. Benim yüzümden diye üzüldüm önce ama sonra düşününce babamın öyle bir kadınla daha fazla ömür çürütmeyeceğine memnun bile oldum.
Artık kendi ayakları üzerinde duran bir öğrenci, bir kadın, geleceği için çabalayan bir insanım. Kimsenin benim özgürlüğümü kısıtlayıp okuma hakkımı elimden almasına izin vermedim. Ve çevremde beni böyle sevip koruyan, ailemden olmasa bile ondan da yakın olan güzel insanlar olduğu için çok mutluyum. Okulumu bitirip mesleğimi elime alarak babamı gururlandırmaktan başka da hayalim yok.
Kahvelerimiz de geldi, kırk yılı bine katlayan bir hatırla içip yeni hayatımızın tadını çıkarıyoruz dostlarımla…
Esra Barın