Nane

Nane-limon çocukluğumdan kalma hastalık anılarımın çoğunun en önemli aktörlerinden birisidir. Sanki Lokman Hekim’in yüzyıllar önce bulup kaybettiği ab-ı hayat suyu misali insana şifa verir. Midenizi sıcacık yapar. Nasıl olduğunu anlamazsınız, mide bulantınız ilginç bir şekilde kesilir.

            Ben de çocukluğumun Tekirdağ’ının soğuk kış gecelerinde midemi üşüttüğüm zamanlarda ilk defa onunla tanışmıştım. Annemin ısıttığı ve sabah kahvaltısından önce içilen sıcacık bir şifaydı. Çocukluğumun nane-limonunu bu yaşlarımda büyüleyici bir ilaç olarak benimsemiştim. İlerleyen yaşlarımda bile ne rahatsızlığım olursa olsun, nane-limon derman olacaktı dertlerime… Sabah kahvaltılarında kendimi rahatsız hissettiğim sabahlarda annemden hep nane-limon yapmasını isterdim.

            Liseyi bitirdim. Üniversiteye gittim. Devlet yurtlarında annemden uzak kaldım. Orada bile hep imdadıma marketten aldığım hazır sallama nane-limonlar yetişti. Ne zaman kendimi kötü hissetsem, ne zaman kötü ve hasta bir biçimde bir sabaha uyansam hemen bir nane-limon içerdim ve iyi gelirdi. Nane-limon normal zamanda aklımın ucundan geçmeyen ama halsiz hissettiğimde Hızır gibi yardımıma yetişen bir dost gibiydi. Yalnızca mide bulantısına şifa bulmazdı. Benim için olay psikolojik bir boyuta varmıştı. Karnım ağrısa onu içerdim… Başım ağrısa onu içerdim… Belki de onun içime kattığı o sıcak ve güzel enerji bana iyi geliyordu.

            Çok sık üşütmem ama bu hafta içerisinde yine üşüttüm. Nane-limonun mide ferahlatan sıcaklığına bir kez daha sığındım. Yine anne şefkatinden uzaktaydım ama bana şefkatle sarılan ve nane limon hazırlayan sevgilimin kollarındaydım. Onun da sayesinde kısa sürede toparladım.

            Ama biliyor musunuz? Her şeyi bir kenara bırakıp da oturup şimdi düşününce aslında nane-limon falan hikâyeden başka bir şey değil. Ben kendi nane-limonumu kendim yaparak da içebilirim. Ama işte insan hasta olunca farklı bir şefkat bekliyor. Bu hayatın keşmekeşi içerisinde kalabalıklar arasında savrulup giderken, ayağı takıldığında ve düştüğünde farklı bir şefkat bekliyor. Hastalık kavramı beklenen bu şefkatin sadece tıp literatüründeki adıdır. İnsan sadece gözlerini kapattığında omzuna yaslanabileceği bir şefkat istiyor. Çocukluğumuzda hastalandığımız zaman bu şefkati annemizden, büyüdüğümüzde sevgilimizden bekliyoruz… Bazılarımız benim gibi şanslı olup nane-limonunu yudumluyor, bazılarımız tek başına kendi kendine iyileşmeye mahkum ediliyor. Bazen hayat onlara sakat bir at gibi davranıp vuruyor. Ama unutulan bir şey var; sakat olan atlar vurulmazsa, bir gün onlar da iyileşiyor.

            Havalar soğuk, kendinize dikkat edin, üşütmeyin. Üşütürseniz nane-limon iyi gelir. O niyetle ve şefkatle içerseniz.

Orçun Gül

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.