Kırmızılarla bezeli bir kadın, olanca mutsuzluğuyla kalktı yatağından
Sağa çevirdi kafasını pişmanlıklarını gördü, sola çevirdi kafasını vicdanını gördü
Her gördüğüne durmaksızın sordu aynı soruyu
“Siz de benim gibi hissetmiş miydiniz?”
İnsanlar bu soru karşısında ikiye ayrıldı her seferinde
Zayıflığını kabul edebilecek kadar cesur olanlar, “Evet” diye yanıtladı bu soruyu; zayıflıklarının yüzüne vurulmasından korkanlar, “Hayır, daha önce hiç hissetmedim senin gibi” dediler
Her “Evet” cevabını yeni bir umutla bekleyen kadın, “Hayır” diyenleri daha çok duydu, daha çok umutsuzluğa kapıldı
Mutsuzluktan ikiye bölünen ruhuna, ikiye bölünen zihni de eklendi böylece
Aylarca aradı umutsuzluğuna bir çare; güvendiği insanların cevaplarına daha çok bel bağladı
Kadının kendine güveni tükendi git gide, geriye sadece diğer insanlara güvenmek kaldı
Onun gibi hissettiğini söyleyenlerin sayısı geçmezken bir elin parmaklarını, gerçeği itiraf etmeyenlerin çoğulluğuna güvendi
En sonunda kendinden nefret etti kadın, aynadaki kendine daha çok yabancılaştı
“Hayır” diyenler kendilerinden bir açık vermemenin huzuruyla çekildiler köşelerine
Kırmızılara bezenen kadın kendini yiyip bitirdi, onların dürüstlüğüne olan katıksız güveniyle
Ayşete Yavaş