Nâzım Hikmet, Türk şiirinin en büyük isimlerinden biridir. Dolayısıyla yaşadığı dönemde genç isimlerin kendine örnek aldığı, fikrini önemsediği bir otorite olmuştur. Genç yazar ve şairler ona yazdıklarını okutup bir ustadan geçer not almaya çalışmışlardır. Ancak bunlardan biri vardır ki, ne yaptıysa kendini bir türlü beğendirememiştir.
Bursa Cezaevi’nde yolları kesişmiştir Nâzım Hikmet ile. Genç şair öyle şiirler yazmış ki bu şiirler üstadın zayıf birer taklidi olmaktan öte geçememiştir. Günlerden bir gün Nâzım Hikmet, genç şairin geçmiş zamanda yazdığı bir roman müsveddesini bulur, okur ve çok beğenir. Koşa koşa onun yanına gider ve şiir yazmayı bırakmasını, nesre yönelmesini söyler. O genç şair nesir yolunda ilerlemiş ve Türk edebiyatının en büyük romancılarından biri olmuştur. O genç şairin adı Orhan Kemal’dir.
Orhan Kemal bu durumu şu sözlerle anlatmıştır:
Bir gün, çok eskiden kaleme alıp bir kıyıda unuttuğum bir romanımı bulur. Okur, yer yer çok beğenir. Koşa koşa geldi, bunları benim mi yazdığımı sordu. Korka korka “evet” dedim. Dehşetli bir sevinçle, “Aman kardeşim, bırak şiiri. Sen nesir adamısın. Hikâye yaz, roman yaz.” dedi.
Nâzım Hikmet, Orhan Kemal’e Fransız, İtalyan ve Rus yazarların eserlerini tavsiye etmiş, Orhan Kemal de bu eserleri okumuştur. “Okudum. Gerçekten de nesir adamıydım. Bu suretle realist yolu kendime seçtim. Hikâyeler yazıyordum artık.”