Bugün, suskunluğun çağlayanları pist ışıklarında dans ediyor
Ve akan gürültülü suyun ahengi, cinselliği çağrıştırmıyor bu kez izleyen zihinlere
Bizim ahırlarımız samanlarla dolu değil bu kez!
İnek, doğurganlığı ve yüce bir varlığı çağrıştırmıyor bizlere
Nedir bunun bendeki anlamı düşünüyorum
Ve Musevilikte ölüm demekti
Şarkı söyleyen sarı saçlı Nazinin, duvardaki gölgesi simsiyah
Çiçek çocuklarının bin dokuz yüz altmışlardaki göz kamaştıran kucaklaşmaları ise kartpostallarda
(Bir sokak arasındaki çöp konteynırında rastgeliyorum onlara)
Çöllerin beyhudeliği ve kocaman ayak izlerimiz uzanıyor yeryüzüne,
Öğle vakti dünyaya düşen en dik güneş ışınlarıyla
Gölgelerimiz ise hâlâ küçücük ve zaten aynada gördüğümüz kadar yüce değildik hiçbirimiz
Sokakta kağıtlarla birlikte çiçeklerde toplayan adamın
Bakışlarındaki derinlik kadar, derin değildi hiçbirimizin zihni
Ve bazen beyaz değildi yüreğimizin yansımaları
Ellerimizin siyahlığı ve kibrimizin alevleri sarmış bizleri
Çağımızdan tiksinmelerimiz ve harlanan ateşler var kıyımlarımızda
Uzanıyorum yol kenarında bulduğum, yüzü eskimemiş koltuğun üzerine,
Kavramlarımız ve tanımlamalarımız ne de farklı
Ayşete YAVAŞ