İnsanlar, her zaman en yüksekte olmak isterler. Bunu aslında bazen küçük yaştan itibaren kurdukları hayallerde, oyunlarda bile fark edilebilecek şekilde belirtirlerken bazen ise içlerinde hep gizledikleri küçük ama ısrarlı bir arzu olarak tutarlar. O yüksek arzular belli bir süre sonra gökyüzü ile birleşir. Gökyüzünde yaşamak, gökyüzüne dokunmak gibi farklı terimler kullansak da aslında hepsinin temelinde yine biz ve ulaşılmaz olan en yüksekte olma arzumuz var.
Bazen yalnızken düşünüyorum… İnsanların en yüksekte olma arzusu, aslında diğer tüm insanları daha rahat ezebilmek için kendi ürettikleri ve kullandıkları sonu gelmez bir döngü olabilir mi? Küçük yaştan beri insanlara ısınmak konusunda çok cana yakın gözüksem de aslında zorlanırım. İnsanlar her daim bana aç bir canavar gibi gelirler. Canavar olmalarının ana nedeni içlerindeki derin kötülük olduğu kesin fakat cidden tek suçlu içlerindeki kötülük mü yoksa ona yenilmek için bu kadar güçsüz olan insanoğlu mu bilemedim, bilemiyorum.
Haziran sayısında yer alan bu yazının tamına ulaşmak için tıklayınız.