İnsanlık

Biz insanlar, “mış” gibi yapmakta usta olan varlıklarız. Elaleme karşı her daim mutluy’muş’ gibiyiz. Sanki hiç kırılma’mış’ gibiyiz.  Huzurluy’muş’uz gibi. Dertliy’miş’ gibi, yaşıyor’muş’ gibi ama en önemlisi de işimize gelmeyen şeyleri görmüyor’muş’ gibi…

Şöyle bir çevreme bakıyorum da yaşanan vahşetleri görmekten korkan ne kadar çok insan var. Sözde görmeye yüreği dayanmayan bu yüzden de kafasını çeviren, orada yaşanan acıları yok sayan ne çok insanımız var.

Peki geçiyor mu?

Siz gözlerinizi kapattığınızda o insanın acısı yok oluyor mu? Siz evinizde, elinize kumandayı alarak o haberi geçtiğinizde orada bir yerde alınan canın bedeli ödeniyor mu?

Peki ya vicdanınız?

Siz yok saydığınızda vicdanınız da rahatlıyor mu? Affedersiniz… Önce sizlere şu soruyu sormam gerekiyordu; sizin bir vicdanınız var mıydı? Sizin bir vicdanınız varsa efendim, görmezden gelmek yerine hiçbir şey değişmese dahi kendi insanlığınız için haykırmayı tercih etmelisiniz.

Gerçi bizler çok korkak varlıklarız değil mi?

Mutlu olmaktan korkan, mutsuz olmaktan korkan, özlemekten korkan, sevmekten korkan, gerçekleri görmekten korkan. Kısacası hayatı yaşamaktansa korkarak görmezden gelmeyi tercih eden insanlar…

Hayatı anlayamamış bu insanları gördükçe kendi kendime hem üzülmeden hem de sinirlenmeden edemiyorum. Ah bir de sorsan, “Yaşayıp gidiyoruz işte.” demezler mi! Yahu kardeşim ne zamandan beri hayatı, yaşanan acıları görmezden gelmek yaşamak oldu? Ne zamandan beri adım atmaya korkmak yaşamak oldu? ”Aman evladım bunları konuşma, benim yüreğim dayanmıyor.” cümleleri ne zamandan beri insanlığa sığar oldu? Kendinizi mi kandırıyorsunuz, çevrenizdeki insanları mı? Yoksa attığınız bu yalana kendiniz de mi inanmaya başladınız?

Yok olursunuz be azizim. Siz kendi insanlığınızı buruşturup çöpün en kuytu köşesine atarak orada çürüyüp gidersiniz. Sonra bir bakmışsınız çevrenizdeki insanlar da sizin gibi bakan ama görmeyen gözlerle yanınızdan geçip gitmeye başlamış. Kimse sizin acınızı, dara düşmüş halinizi görmeye zahmet etmemiş.

İnsanlık, insanları teğet geçmeye başlamış. Merhamet ve vicdan kavramları tarihimizin tozlu sayfalarında ”Destanlar” başlığı altında özlemle anılan duygular oluvermiş.

Düşünün… Karanlık bir alanda olduğunuzu hayal edin. Korkuyorsunuz, gözlerinizin önüne kapkara bir çarşaf serilmiş. Kalp atışlarınız hızlanmış, yüreğinizi koca bir ağırlık kaplamış. Yutkunma sesleriniz sessiz alanda yankılanıyor. “Kimse yok mu?” diyerek bağırıyorsunuz fakat elde ettiğiniz tek şey karanlığın içinde yankılanan haykırışlarınız oluyor. Nerede olduğunuzu bilmiyorsunuz, algılayamıyorsunuz. Boş bir uğraşla elleriniz önde düşmekten korkar gibi titrek ve kısa adımlar atıyorsunuz. Yürüyorsunuz, yürüyorsunuz, yürüyorsunuz… Vardığınız nokta ise koca bir hiçlik…

İşte hayatı görmezden gelen insanlar o karanlığın içinde kendilerini koca bir hiçsizliğe mahkum eden insanlar oluyor. Oysa farkında olmadan ne de güzel törpülüyorsunuz vicdanınızı, merhametinizi. Acı, size hiç dokunmayacak gibi görmezden geliyorsunuz çığlıkları. Farkında olmadan tüm insanlığınızı kendi kendinize tüketiyorsunuz. Belki olur da ileride bunun farkına vardığınızda ise artık iş işten geçmiş, en önemlisi de taştan bir kalbe sahip olmuş oluyorsunuz. Bırakın başka insanları, çocukları, hayvanları… Sizin kendinize bile ufacıcık bir merhametiniz kalmamış oluyor.

Şimdi iki dakika her şeyi bir kenara bırakarak kendinize şu soruları sorun. ”Ben bu hayatı gerçekten yaşıyor muyum? Ben acı çeken o insanları görebiliyor muyum? Onların acısını hissedebiliyor, onlar için bir şeyler yapabiliyor muyum?”

Şu zamana kadar insanlığınız için ne yaptınız? En son ne zaman başka bir insanın acısına ağladınız? Ne zaman bir sokak hayvanının başını kirli diye düşünmeden okşadınız? Ne zaman kapınızın önüne bir kap su koydunuz? Ne zaman bir sokak çocuğunu sevindirdiniz veya onlardan bir su, peçete aldınız. Kısacası en son ne zaman insanlığınızı merhamet ve şefkatle beslediniz?

Görün!

Başkalarının acılarına duyduğunuz üzüntü sizi insan yapan yegane şeylerden biridir. Ve şunu asla unutmayın kafanızı çevirip görmezden geldiğiniz o hayatlar başkalarının acıları değil, sizin insanlığınızdır. İnsanlığınızı görmezden gelmemeniz umuduyla, merhametle kalın…

Fatmanur Dereköylü

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.