
DOKUNABİLMEK DURAĞI
Bulut Ekspresi istasyona vardı. Henüz taze bir istasyondu bu. Sevgiden, güzellikten, vefadan, emekten, mutluluktan, sabırdan, azimden kurulmuştu. Hayır, kurulmamış yükselmişti. Adeta gökyüzünü aydınlatmıştı.
Sahi nasıl aydınlatılabilirdi gökyüzü?
Düşeyazdım.
Rasim Öztekin Bulut Ekspresi’ne bindi, anılarıyla hayat verdi.
Turne ne demek bilir misiniz? Tiyatrocular için ama? Ben çok düşündüm ama bir türlü söyleyemedim. Tiyatrocu olmak ustam bambaşka bir şey, olmadan anlaşılmıyor.
Turne kendini mesleğin sanatına vermektir. Yeri gelir aile hasretine düşmektir. Emektir, azimdir, fedakârlıktır…
Ben bunları söylememiş miydim? Tekrara düştüm. Kendimi tekrar etmeyi sevmem. Üzüldüm. Anımsadım sonra bir oyunu yüzlerce kez oynayan tiyatro emekçisini.
Diyarbakır turnesinde oyun sonrası Rasim Öztekin, Münir Özkul ve Erol Günaydın gideceklerken otellerine, iki genç gelmiş yanlarına. Ağızları kulaklarında gençler teşekkür etmişler usta oyunculara. Utana sıkıla, ezile büzüle, kızara morara bir istekte bulunmuşlar bir de ustalardan.
Ne mi o istek?
Dokunmak.
Kabul gören isteklerinin ardından üç usta oyuncuya çekine çekine dokunmuş o iki genç. Dokunmanın ardından da bir adım geri çekilmişler ve “Bizi burada yalnız komayın!” demişler.
Dokunmak yüreğe dokunabilmek öyle kolay olmasa gerek! O güzel insanlara, yüreğimize dokunabilen insanlara yüreğimizin en gizli köşesinde yaşayan ustalarımıza selam olsun ve YAŞAŞIN TİYATROMUZ
Eşek semerini yükledim sırtıma, vurdum Bursa yoluna. Anlatılmazı anlatmaya kalkıştım, gönül kırdırsam affola, esen kala!
BİRİCİK KAYNAĞIMIZ:
Rasim Öztekin TV