Ufkunda mavi bulutların uçuştuğu dağ,
Büyülü göklerinde sesler duyduğum Aden,
Avucumda dört kollu nehrin verdiği maden,
Üstümde yemişleri alnıma değen Tûba.
Müthiş dünyası ile, uykuma girdiği yer..
Gülümsüyor mavi bir ay ışığında kamış.
Göllerin şekil dolu derinliğine dalmış
Vuslatın havasını çevreleyen iğdeler.
Suların aydınlığında saadetten bir iz:
Dallardan süzülen kayığından bu hoş insan,
Omzuna değen arzu dolu dudakları kan.
Artık bir cennete bağlı bütün günlerimiz.
Artık ışıkla dolu billûr bir kadeh gibi,
En güzel şeytanın elinde tuttuğu gurup;
Akşamlar ağzımda harikûlade bir şurup
Ve başımda geceler yeşil bir deniz gibi.
Ufkunda mavi bulutların uçuştuğu dağ
Ve nebatî bir alemde duyduğum ilk hece,
Bir sesin aydınlattığı yalan dolu gece
Ve dumanlı bir sabah serinliği ormanda.
Ne onda itidal, ne bende günahkâr hali
Ruhları bir kuş gibi âvare kılan uyku.
Dağılan içimde her zaman o baygın koku,
Lezzeti dudağımda buğulaşan şeftali.
eylül 1936. bu şiiri kitaplarına almamış, dergilerde bırakmıştır.