
Şair Can Yücel, Rıfat Ilgaz’ın evine misafirliğe gelir ve Aydın Ilgaz’ın yazdığı bir ödevi komik bularak, “Şairliği bilmem ama Aydın iyi bir mizah yazarı olacak.” der. Buradan sonrası Rıfat Ilgaz’ın sözleri…
Oysa ben iyi biliyordum Aydın’ın ne şair ne de yazar olmayacağını. Türkiyemizde hiçbir çocuk yeteneklerinin doğrultusunda ne yetiştirilir ne de yetiştirilme olanaklarına kavuşturulmuş olabilirdi. Aydın; babası şair olanların, mizah dergilerinde yazı yazanların nelerle karşılaşabileceğini dört yaşındayken hapishane kapılarında öğrenmişti. Babası gibi yazar olması için onu kim zorlar da başarı sağlayabilirdi! Polisi dört yaşında tanımış, babası için söylenmiş türlü sözcüklerle kulakları gene bu yaşlarda doldurulmuştu. Polisin vakitli vakitsiz aramaları, taramaları yüzünden babasını aylarca göremeyen üç, dört yaşlarında bir çocuğu düşünün!
O günlerden oğlu Aydın Ilgaz’ın yazarlık mesleğini seçemeyeceği kanısına varan Rıfat Ilgaz daha sonra bu konuda haklı çıktığını ifade ediyor ve herkesin şapkasını önüne alıp düşünmesini gerektiren bir mesaj veriyor.
Aydın bugün tam kırk iki yaşında! Şiir, öykü, roman bir yana, babasına mektup yazmak için bile kağıda kaleme başvurmaktan çekiniyor. Ekmeğini kazandığı iş, yazıyla en az ilişkisi olan bir meslek: elektrik mühendisliği.
Daha uzun süre yazarların, şairlerin çocuklarından, babalarından özenenler yetişmez bu gidişle.
rıfat ılgaz, yokuş yukarı, çınar yayınları, 2018.