Mesai bitmiş, derin bir oh çekmiş, maskeden sekmesiyle ferahlamıştı. Eşinden gelen mesaj üzerine fırına girmek üzere karşıya geçti. Her akşam olduğu gibi yine iki ekmeğini alıp evinin yolunu tutacaktı. Saatlerdir maske takmış olduğundan burnu tıkalıydı. Nefes almak adına maskeyi çenesine indirdi ama sonra kaldırmayı unuttu ve fırına girdi.
“İki ekmek.” dedi ve parayı çıkartmak için elini cebine götürdü. O esnada yanında duran adamın kendisine bakmakta olduğunu fark edince gözlerini ona doğrulttu. Üniformasını görünce gülümseyerek:
“Devrem hayırlı akşamlar.” dedi. Şinasi arkadaş canlısıydı ve işine de bağlıydı. Hiç tanımıyor olsa da aynı amaca hizmet ettiğinden gördüğü her meslektaşına selam verir, samimiyet bulursa iki çift lafın belini kırardı. Fakat devresi pek samimi değildi.
“Maskeniz?” diye bir çıkış gelince aynı dakika içerisinde beyazın kırmızıya geçişini kendi yüzünde resmetti. Ne diyebilirdi ki? Hızlıca maskesini çenesinden ağzını ve burnunu kapatacak şekilde yukarı kaldırdı. “Ya normalde takıyorum da kapıda hapşıracak gibi oldum bir nefes alayım dedim.”
“Hapşırdın mı?”
“Yok, geri kaçtı.”
“O halde yasağı çiğnedin.” dedi ve elini cebine götürdü.
“Ne yasağı ya?” diye sordu ve bir muhatap bulmak adına fırıncıya döndü. Fırıncı şaşkın bir şekilde: “Komiserim uzmanlar hapşırığınızı tutmayın diyor ya. O yasağı çiğnedin herhalde.”
“Ne alakası var kardeşim? Maske takmıyor. Maskesiz gezmek yasak. Sen de takmıyorsun. Sana da ceza keseceğim.”
“Yahu devrem ayıp oluyor. Açıkladım ya nefes almak için indirdim kapının önünde. Dalgınlıktan unutmuşum kaldırmayı.”
“O beni bilgilendirmez. Bir de polissin kardeşim. Sen de uymazsan kim uyacak bu kurallara?”
“Amirim ben bir kere oldum zaten. Daha olmam diye takmıyorum.” dedi fırıncı.
“Sıranı bize savmak niyetindesin herhalde! Deli mi ne?” dedi ve cezayı işleme koymak için işe koyuldu. “Devrem adın neydi?”
“Cezaya gelince devrem tabii.” dedi ve utangaç bir şekilde ekledi: “Şinasi İlker.”
Giden 900 TL’ye şimdiden yanmaya başlamıştı.
“Şinasi komiserim haberin var mı bilmiyorum ama yeni bir ceza emri geldi bize. Üç gün karantinada kalıyorsun. 900 TL ceza ödüyorsun. Bi…”
“Biliyoruz kardeşim o kadarını.” diyerek sözünü kesti Şinasi sert bir şekilde.
“Bu üç gün içinde 10 kitap okumakla cezalandırıldığını da biliyorsun o halde.”
“Ne? Kitap okuma cezası mı? Allah be! Üç gün tatil. İş güç derdi yok, çoluk çocukla uğraşma derdi yok. Girip kitabımı okuyacağım. Kimse de bir şey diyemeyecek çünküüü cezalıyım! Bu cezayı verenin aklına…” dedi son cümleyi içinden geçirerek.
“Kumarbaz’a artık başlayayım diyorum. Sonra da İnce Memed’in son cildini okurum. Allah’ım çok heyecanlı!” diye de devam etti.
“Şinasi sen devleti saf mı sanıyorsun? Sana kitap okuma cezası verecek değiliz. Kötü kitap okuma cezası vereceğiz.”
“Nasıl yani?”
“İlk gün sırasıyla Çılgın Karım, Manyak Baldızım, Hanimiş Gadasını Aldığım kitaplarını okuyorsun.”
“Ne diyorsun sen devrem? Çek vur beni ama bana bunu yapma!” diyen Şinasi tezgâha güçlükle tutundu. “Sonra?”
“İkinci gün Çaydan Başka Çaydan Ziyade, Eyvah Çayım, Bir Sen Bir Ben Bir Fincan da Çay ve son olarak da Hayır İnce Belli.”
“Devrem vallahi maskesiz gezmeyeceğim bir daha. Ne olur yapma!”
“Üçüncü gün Kişisel Gelişmeceler, Bence Sen Sen Değilsin, Çok Tılstım Anneciğim.”
Şinasi uzunca bir süre yalvarsa da kâr etmedi. Önce parasını sonra da kalitesini uzun bir süre alamayacağı nefesi bir anlık almak uğruna teslim etmişti. Eve gidene kadar kendine demediğini bırakmamıştı. Bir polis olarak kurallara uymamakla kalmamış, uyumak için bile alınmayacak kitapların hışmına uğramıştı. Eve geldiğinde üzerine zimmetli olan kitapları kaybettiğini sandı bir an. Fakat sonra hissettiği hafifliğin kitapların içinden kaynaklandığını anladı.
Zor bir üç gündü. Bu üç günün sonunda Şinasi kadınlardan nefret eden, yedi yirmi dört çayla beslenen ve çaydan arta kalan zamanlarda da astral ziyaretlere giden biri haline gelmişti. Yine astral ziyaret yaptığı günlerin birinde kendini psikiyatri kliniğinde buldu.
“Şinasi Bey neler oldu?”
“Oldu oldu, olmadı çay içeriz.”
“Olsa da çay içersiniz. Size hay gerek!”
Bu caydırıcı ceza karşısında iyileştikten sonra bir daha maskesini çıkarmadı Şinasi. Öyle ki asıl virüs olarak nitelendirdiği kitaplar ile tekrar karşılaşma riskine karşı yanında bir göz maskesi de bulunduracak artık.
Agâh Ensar Can
