Keskin ufkun eteklerinde
Kaybedilmiş bir yol kenarı
Dumanı tüten bacası üstünde
İhtiyar gözünde hayatın son satırı
Bekler durur gelmeyen yolcuyu
Umudunu eder sessizce teselli
Takılı kalmıştır aklı o son hayale
Fotoğraflardan süzülürken gözyaşı
Kaç gün oldu kaç ay kaç yıl
Varılmaz yarınların ardından
Bir ses için köşede onca yıl
Kulakları arar aralık kapıdan
Ne gelen vardır ne bir giden
Hasret, özlem unutmuştur bile
İnler vakit hicranla her bir an
Gurbet rüzgâr yoklar sessizce
Hatıra gelir mi çıksa bir kere
Ne vardı böyle beklemekte
Umut ümit hepsi birer hikâye
Dönmez giden beklese de
Geride kalan vakitlerde
Su soğuk yemek soğuk
Gönül sıcaklığı unutmuş
Titrer eli görmez gözü artık
Sırtı kambur olmuş dili susmuş
Bin yıllık bir ağacın dalı gibi eğik
Koca bir evin odaları hep boş
Gülüşler ve bağrışlar eksik
Gıcırdayan tahtalardan bir hoş
Anların gizli ezgisi fısıldaşır
Bir dua vardı ara sıra okuduğum
Şimdi onu okumanın sırası
cankuş