beyaz kefen giymiş dağların önünde
saniyelerin geçişiyle gözlerimden dökülen hüzün
ömrümün yavaş yavaş bitişini düşündürür beni
bazen o beyaz kefenin altında kaybolan şehirde
dolaşıyorum sevdama bir nebze pay çıkarırcasına
oysa nefes aldığım her günü sorguladığım bu acizane hayatta
bir gözyaşı kadar sade bir şekilde düşeceğiz toprağa
güneşin yavaşça okşadığı perde tülleri arasından
uçsuz bucakların dağların ardında
beklediğim hayaller şimdi neredeler
bulutların dağları yuttuğu bu vakitte
güneşin yüzüme değdirdiği buseler yüzümü gülümsetir
şimdi önümde bir şehir ahengiyle diz çökmüş koca dağlar
bana hangi türküyü söyletir
hangi sevdanın hikâyesi dilime dolanır
ve geriye ne kaldığını ne zaman hatırlatır?
taha lale