Adımla seslendiğinde kendime geldiğimi hissetmiş yahut henüz kendimin “ne” olduğunu arar halde bulunduğumu fark etmiştim. Evet, yıllar sonra biri beni bu cehennem yalnızlığında hatırlamış, geçmişimin sarmaşıklarla dolu karanlık çağlarında adımı bir fatih gibi diline dolamış, beni çekip kurtarmak istemişti. İzlediğim denizden gözlerimi ayırmadan düşüncelere dalmışken bu sesleniş neydi şimdi? Hem belki bir başkasını seslemişlerdi? Ama yanıbaşımdan seslenilmişti, o zaman benden bahsediliyordu. Kim olduğu ve beni hatırlayan birinin olduğu düşüncesi hoş bir hisken ikinci seslenişle daldığım hayallerin sıcak buğusundan artık uyanma vaktimin geldiğini anlamıştım. Hem zaten artık bir cevap vermeliydim değil mi?
Burak Kaplan