Anlatıcının ve yazarın çalışma üzerindeki ayrımına, okur olarak bizlerin erişemeyişi hâlâ varlığını sürdürüyor mu? Sanıyorum ki bu anlayışı sürdüren insanlar fikirlerini beyan ediyorlar ki, yapıt üzerinden yazarın kişiliğini ortaya koymaya kalkışıyorlar. Yapıttan yola çıkarak ancak anlatıcının kimliği belirlenebilir, o da ancak kısıtlı bir tespiti var edebilir. Yazar ve anlatıcı ise birbirinden tamamen bağımsız iki kaynak değildir. Tek yönlü bir etki elbette ki söz konusu. Bu etki, yazardan anlatıcıya yönelen bir yönelim yalnızca. Anlatıcı; tüm yazılacakları toplayan, tertipleyen, tartan, uzlaştıran kişidir. Yazar ise oluşacak unsurları eyleme geçirecek; tüm içtenliği, gizliğiyle esere görünmez bir el olacaktır. Dolayısıyla anlatıcı bir dolma kalemin mürekkebi, yazar ise o dolma kalemin kendisidir.
Ilgar Kuzu